Geldiğinden beridir yaşadığı sorunlarla, tepki topladı biçok taraftardan. Geçen sezon takımın başında Kalli vardı, Lincoln'ü sevmiyordu Alman. Kadro dışı bırakmalar, saçma sapan küslükler. Pek tabi azcık nazlı, birazcık duygusal olan adamımız oynamadı. Tek suçlu Kalli'ydi bize göre.
Bu sezon takımın başına, 5 yenilen Skibbe getirildi, çok severiz böyle şeyleri. Çok iyidir araları yumuşak huylu teknik direktörüyle. Azcık nazlı, birazcık duygusal adamımız coştu haliyle . Avrupa'nın en çok asist yapan oyuncusu oldu şu ana dek. Alex gibi verimli bir oyuncuyla mukayese edilir oldu. Alex'in de sıçtığı şu sezonda, kimine göre Alex'ten daha iyiydi Lincoln. Şampiyonluk garantiydi bu kadroyla, UEFA'yı alacaktık Kadıköy'de.
Ligin 2.yarısı müthiş bir düşüş gerçekleşti ligde. Sakatlıklar başrolü oynuyordu takımın kaderinde. Skibbe'nin yardımcıları teker teker gönderildi. Seni de kovucaz yakında haberleri yayıldı. Herşeye rağmen UEFA'yı alıyorduk Kadıköy'de...
Sakatlıklar arttıkça; puanlar gittikçe; şampiyonluk uzaklaştıkça; yönetim saçmalamaya başladı. Takımın yata yata oynadığı maçta Kocaeli'den alınan 5 gollü yenilginin faturası Skibbe'ye kesildi. UEFA yetmezdi, siktirsin gitsindi. Tek suçlu Skibbe'ydi bize göre.
Azcık nazlı, birazcık duygusal Lincoln'ümüzün kimsesi kalmamıştı,bi Meira vardı. Pek tabi yönetim boku temizleyeceği yerde iyice daldırdı elini içine. Büyük Kaptan geldi Skibbe'nin yerine. Skibbe kimdi, Büyük Kaptan futbolculuk tecrübesiyle, herşeyi halledecek hem Lig hem UEFA gelecekti. Hem önceden UEFA görmüş adamdı Kaptan Bülent, bilirdi nasıl alınacağını. Bizde böyle bu işler.
Meira'ya alıcı çıkıyor, 6-7 milyon Euro takımı kurtarır oluyordu bir anda. Cin fikirli yönetim, 6-7 milyonla yatırım yapıp; kazanılan parayla bütün borçları ödeyecek, Aslantepe'yi bitirecek, üstüne birde lokanta da güzel bi döner yiyecekti, belki de. Gitti Meira tabi. Dönerin kokusunu almıştı yönetim bi kere.
Bordo karşısında alınan mucizevi bir beraberlik ve herşeyin şen şakrak bi hale gelmesiyle devam etti geçen günler. Bizler de inanmaya başlıyorduk Büyük Kaptan'a. Harbiden kupa almış adam, biliyor bu ruhu diyorduk içimizden. Skibbe ruhsuz adamın tekiydi, ateşleyemiyordu takımı. Öyle nezaketle, iyi geçinmekle olmuyordu. Lincoln'ü kazanmakla olmuyordu bu işler.
Galatasaray ruhu geri geldi diye düşünüyorduk ama günün kurtulmasıyla bişeyin üstünde durmuyoduk. Galatasaray'ın 2000 ruhu gelirken değişikliğe uğruyordu. Mantık "golü at, üstüne yat" mantığıydı. Konya'da son dakikalarda ter döktüren, Sami Yen'de Bursa'ya karşı alınan ballı galibiyetler'in üstüne Hamburg deplasmanına bi ton sakatla çıkıyordu Galatasaray. Golü atıp üstüne 10 kişi kalıp ceza sahasına saklanan Galatasaray; şansın kaleye örümcek ağı örmesiyle, 1-1'i kurtarıyordu. Skora rağmen yanlış bişeyler vardı ortada. Lincoln oyundan alınırken, oynamak istemenin verdiği hırsla söyleniyordu Büyük Kaptan'a. Ne demekti Büyük Kaptan'a söylenmek! "Derhal takımdan kesile" hükmü verildi ve Trabzon deplasmanına "özellikle" götürülerek, skora rağmen oyuna Yaser sokuldu. Lincoln görsündü, bidahakine adam olsun, terbiyesini takınsındı. O kimdi lan, o kimdi!!
Abov önümüzde Hamburg maçı vardı içerde. E defans yoktu. Hadi bi önceki maç 20 dakka defansta duran Kewell çekilirdi oraya da Lincoln küstürülmüştü. Ne bok yiyilcekti. Ama Galatasaray'da işler böyle yürümüyordu. Ne hakla küsüyor, çıkıp Aslan gibi oynayacaktı. Takımın ihtiyacı vardı kendisine!
2-0 oldu maç, Lincoln bitaneydi o an. Sonra çöken defans hattı ve gelen 2 gol. Sami Yen suspus. Kaldı 15-20 dakka. Lincoln bi bok yapmıyo ki almak lazım oyundan. Yerine aylarca maç yapmamış, 10 kilo fazlası olan, bira göbekli Hasan'ı almak lazım. Ne de olsa 2000lerin ruhu var onda. Maçı çevirecek adam o. Yapacak Jardel'e yaptığı ortanın aynısını, olacak 3-2, gelecek UEFA Kadıköy'de. Bu arada Lincoln'ün direk soyunma odasına gittiğinide gözümüzden kaçırmamak lazım. Bu adam çok oldu artık değil mi?
Eski. maçında alalım kadroya da oynatmayıp ceza verelim, aklı başına gelsin. Bu yöntemi denemiş miydik daha önce? Denemiştik Bülent Bey evet...
Biz neyi anlayamadık biliyo musunuz? Lincoln'ü kazanmaktan bahsettim yukarıda. Ne kadar değerliymiş değil mi? Skibbe'yi saygıyla anıyorum*, Lincoln'ü de seviyorum...
Lincoln ülkesine gitmişti biliyosunuz. Yarın idmana çıkmazsa, gelmeyeceği gün başına 14 bin avro para cezası verilecekmiş. E tabi bu takımın değişilmez bir cezası var artık. Kadro dışı bırakılacak "bizim azcık nazlı birazcık duygusal"...
*bi spor gazetesinin başlığıydı, trende görmüştüm.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder