Futbol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Futbol etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ağustos 2012 Pazartesi

Futbol Aşkı | Baba Oğul



"Çocuklar babalarının söylediklerini değil yaptıklarını yaparlar." diyor videonun sonunda ve ufak bir damla gözyaşı süzülüyor yanaklarımdan... Benim güzel kardeşim ne güzel ifade etmiş, takım sevgisini. Babasının yolundan gitmiş, aynı bizim yaptığımız gibi.

Özer Abi, Deplase Keyif'lerden yeni fragmanlar çıkarmış ve Futbol Aşkı adında bir programa giriş yapmış anladığım kadarıyla. Yine güzel bir çalışma bekliyor bizi. Hadi hayırlı olsun...

Yeni Kaptan, Hakan Balta

Sakin bir karakteri olduğunun farkında herkes. Hatta o kadar sakin ki, kimi zaman ruhsuzlukla, isteksizlikle suçlandığı olmuştur. Hele ki takımın kötü gittiği dönemlerde az papara yememiştir taraftardan. Günah keçisi hep Hakan Balta'dır.

Kadıköy'ün de kralıdır son yıllarda. En çok sevindiğimiz gol varya hani yeri geldiğinde, onu atmıştır iki defa. Hele 2.si var ki... Ellibeş bin kişinin dumur olmasına sebebiyet vermiş, 25 milyonu sevindirmiştir. Tribünde, taraftarının olmayışından ötürü, kamerya koşmuştur, yabancı madde yeme pahasına. Paylaşmıştır içinden taşan mutluluğu, ekran başındakilerle...

Kaptanlık sonuna kadar yakışır Hakan Balta'ya... Hiç boşuna laf salatası yapmaya gerek yok, bu adam hakediyor... Hayırlı olsun...

Bu arada Baros'un topu girseydi...

27 Mart 2012 Salı

Fatih Terim Ayarı

Harbiden suratına bakılacak adamlar değilsiniz. Fatih Terim gibi adamın dudakları kuruya kuruya gecenin bi saatinde, sizin gibi kıt adamlara laf anlatmaya çalışması ne kadar üzücüdür. Sizin gibi "reytingciler", adamı çıldırtır.
Lütfen Galatasaray'ın adını ağzınıza almayın. Hiçbir yerde de Galatasaraylıyım demeyin mümkünse!

7 Şubat 2012 Salı

Arçil v Şota v Tercüman Abimiz

Dravdan Tercüman - Arçil - Şota | alkislarlayasiyorum.com

Dünya'nın gelmiş geçmiş en iyi tercümanı. Bildiği bütün yeminleri etmiş olsa gerek tercüman abimiz. Türkçe'den Türkçe'ye bu kadar iyi çeviri yapılabilirdi. Parası neyse vericem, yanımda dolaştırıcam abiyi.

30 Ocak 2012 Pazartesi

Baba Demirören

Bir zamanlar Çarşı'yla karşılıklı küfürleşirlerken, şimdi büyük Beşiktaş taraftarının Babası olmuştur Yıldırım Demirören. Yaptığı transferlerle, sportif başarı gelmese dahi hiç tepki almamış; hatta sandıkta Çarşı'yı bile tarafına çekme başarısını göstermiştir.

Başkanlarına, zamanında ana avrat küfür eden, sahaya sırtını dönen, istifa istifa diye desibel rekorları kıran büyük Beşiktaş çarşısı; Fenerbahçemiz diye açıklama yapan başkanlarına ses çıkarmıyor. Hatta çubukluyu baş düşman olarak gösterenler şu sıralarda sevgili gibiler, hayretler içerisindeyiz...

Samsunspor İçin Kurtuluş Günü

Kurtuluş günü zira, Adnan Sezgin'le olan anlaşmalarını karşılıklı olarak fesh etmişler. Geldiği günden itibaren, taraftarın ve Samsunluların tepkisini çekmişti. Ancak yönetimlerin hatalarına üzülen sadece taraftar oluyor. Yönetim ne bekliyordu Adnan Sezgin'den hiç anlayamamıyorum. Karşınızda koskocaman 2 örnek dururken... İstanbulspor ve Galatasaray'ın iflasları...

Ben ki Samsunspor hakkında pek yazmam ama ligde kalmak adına, zor günlerden geçen Samsun için çok sevindim. Belkide lig bittiğinde herşey bambaşka bir hal almış olur he?

29 Ocak 2012 Pazar

Meşale Candır - vol.Göztepe


Deplasman tribünü her zaman ama her zaman üstündür. Her şeyi göze almış yüzlerce insan vardır o tribünde. Olmadık yerlerine sokarsın o meşaleleri polis bulamasın diye. İçeri girdiğinde sevinirsin, kalbin daha bi heyecanlı atmaya başlar. O an gelir ve ortalığı alev alır, göz gözü görmez olur. Yaşadığın hazzı kimse bilemez, anlayamaz... Sadece sana ve kardeşlerine ait bir duygudur o an yaşadığın, yaşadığınız.
Göztepe taraftarına, Yalıya teşekkür ediyoruz. Geçen sene Bursa'da yaktığımız ateş büyüyerek devam ediyor. TRT spikerinin, meşale ülkemizde yasak derken, duyduğu üzüntü ise çok hoştu:)

Göztepe tribünlerinden meşale şov. ile ftw1905

15 Ocak 2012 Pazar

Arda Turan = Hiç!


Çok kez muhabbeti geçmiştir zamanında Arda'nın. Hani futbolla alakası olmayan yakınların sorar ya, "ne olacak bu Galatasaray'ın hali?" diye. İkinci sorular hep, "Arda gider mi kalır mı, nasıl topçu" şeklinde olmuştu.

Cevabımda her zaman aynıydı: Defolsun gitsin... Sinsilik akan kişiliğinden dolayı zerre kadar beklentim yoktu. Hele bizlere karşı takındığı tavır yok muydu? Büsbütün nefret kaplıyordu içimi.

Şimdi "defolup" gitti ama Madrid'den buralara konuşmaya devam ediyor beyfendi. Yıllarca ekmeğini yediği kulübe, vefa dersi verdiğini zannederek yine atıp tutuyor. Yazıklar olsun bile demiyorum. Yazıklar olsun bi beklenti içinde olduğun insanlara denir.

Sen benim gözümde hiçbir zaman "Galatasaray'ın çocuğu Arda Turan" olmadın..!

12 Ocak 2012 Perşembe

Davide Reboli

İtalyan tribünlerinin sahip olduğu "şeklin" kanıtıdır. Tribün lideri, alınan derbi yenilgisinin ardından, gelicek ve idmanda topçulara kayıcak. Topçuların ağızlarını bıçak açmıyor, o kadar saygı duyuyorlar. Helal olsun.

Bu video o kadar da yeni değil. Bayağıdır dönüyor internette. Ancak paylaşmak nasip olmadı bir türlü. Az önce karşıma çıkınca dayanamadım.

Arjantinli Köleler...


Tüm haber sitelerinde bu haber var. "Arjantin'den gelen seçmece futbolcular". Tüm başlıklarda, "Arjantin pazarı..." şeklinde. Bir tek ben mi sorun ettim bu olayı, yoksa haber siteleri açık açık tepki veremedikleri için mi bu kadar rahatlar?

Yüzyıllar içinde birçok devire konu olmuş kölelik. Savaşlarda yakalananlar, ağır suçlular, borçlular, kaçırılanlar bildiğin satılırlardı görücüye çıkartılıp.

Menejerler de Arjantin takımlarından futbolcuları toplamış görücüye çıkartıyorlar. 3 günde bir maç yaptırıyorlar elemanlara ve duruma, teklife göre satıyorlar köle gibi. Futbol bu durumlara kadar geldi mi acıyorum aşık olduğumuz bu oyunun gidişatına...

Hoşgeldiniz, hangi futbolcuyu alırdınız?

11 Ocak 2012 Çarşamba

Tribün Nasıl Anlam Kazanır...


Dün ki Adana DS maçından beri, yok tribün şöyle olur yok böyle olur. Ben tribünden anlamayan, tribünün dışından olan insanların boş boş konuşmasına çok fena tilt oluyorum. Birde bunu tribünün içinden insanlar yapınca daha da koyuyor...

Tribünde meşaleydi, sisti, konfetiydi çok güzel şeyler. Stadı dolduran binlerin delicesine takımlarını desteklemeleri harika ki bu konu üzerine bir ton video, yazı paylaştık zamanında.

Ancak bu kadar boşboğaz insan görünce, aklıma tek birşey geldi.

İstanbulspor taraftarı Kenan Özvaran. Tribünün atmosferi de o, taraftarın sesi de, meşalesi de sisi de... Önemli olan takımını can-ı gönülden desteklemek arkadaş... Bu kardeşimiz de bunu layıkıyla yapmakta. Orda burda boşuna çene yaparak olmuyor bu işler...

3 Ocak 2012 Salı

Bir Zamanlar Pepsi Reklamları Vardı...


Pepsi zamanında ne reklamlar yapıyordu hakikatten. Dünya'nın en baba topçularına 30 saniyede içinde en baba numaraları yaptırıyordu. En absürd maçlara çıkarıyordu, sonu hep beklenmeyen olan. Artık kalmadı eski çılgın Pepsi reklamları, gelmiyor yenileri.

Yukarda da kimler yok ki... Beckham'dan, Raul'a, Rui Costa'sından ROberto Carlos'una... En efsane oldukları zamanlarından. Reklamın en güzeli de Sumocunun Carlos'a öpücük attığı andır sanırım.

9 Aralık 2011 Cuma

Lyon, Zagreb, Platini


Dünya böyle bi üçgeni daha önce görmemişti sanırım. Ne üçgeni derseniz deyin buna ama hiç bu kadar şaşırmamıştım yaşananlara. Türkiye'de olur ama Şampiyonlar Ligi'nde olmaz diyordum. Gerçi hala kesinlik kazanmış bişey değil. Yinede bu kadar mı tesadüfi gelişebilir herşey arkadaş...

Dinamo Zagreb oyuncusu Vida, maçtan 1 gün önce bahis oynarken görüntülenir.
Ajax Lyon'a göre daha avantajlıdır. Hatta Lyon'a mucize lazımdır. Zira Ajax 3 puan ve +7 averaj fark koymuştur Lyon'a.
Maçlar oynandıktan sonra; Ajax R.Madrid'de 3-0 yenilirken iki tane yüzde yüzlük pozisyonları ofsaytla durduruluyor.
Dinamo Zagreb maçın başında 10 kişi kalıyor. Buna rağmen 1-0 öne geçiyor.
Lyon çok kısa süre içerisinde 7 gol bularak hem 3 puanlık farkı, hemde -7 averaj handikapını eritiyor.
Lyon'un attığı gollerden birinde (4.gol yanlışsam düzeltin) Dinamo Zagrepli oyuncu Vida (hani şu bahis oynayan) Lyonlu Gomis'e göz kırpıp gülümsüyor.

Bunların bu şekilde üst üste gelmesi beni bile işkillendirdi. Gerisini siz düşünün...

23 Kasım 2011 Çarşamba

Kocaeli Eriyor...


Aslında bu konu hakkında Kocaeli taraftarı arkadaşların yorumunu almak daha doğru olur ama şunu kesin bir dille söyleyebiliriz ki; çok kötü yönetimler geldi geçti Kocaelispor'un başından... Öyle böyle değil takımı dolandıran bile oldu diye hatırlamaktayım...

Durum o kadar vahim ki geçtiğimiz sezona -6 (eksi altı) puanla başlamışlar ve takımın kalitesine göre müthiş bir sezonun ardından, düşme hattının 1 puan üzerinde ligi tamamlamışlardı. Öyle ya da böyle 2.Lig'de tutunmayı başarmışlardı.

Ancak bu sezon işler hiçte iyi gitmiyor... Lige feci bir başlangıç yapmışlar ve ilk 8 hafta galibiyet alamamışlardı. Yakın dostlardan duyduğum kadarıyla, takım amatör oyuncularla yoluna devam ediyor. Takımda 90 doğumlu tek oyuncu var ve diğer topçuların hepsi 93-94 doğumlu. Bu yüzden alınan skorlara şaşırmıyorlar. İlk 8 hafta sonunda puanla tanışamayan Kocaeli, 9. hafta 9 kişi kalan rakibini 4-3le geçerek puanla tanışıyor. Tam işler yoluna giriyor derken 10. hafta maçında Konya Torku'dan 7-0lık ağır bir yenilgi alıyorlar.

Şimdilik lig sonu değerlendirmesi yapmak için çok erken. Düşme hattından 4 puan uzaktalar. Takımın bir mucizeye ihtiyacı var. Türkiye'nin en büyük sanayi ili olan Kocaeli, iş adamlarından destek bekliyor. Aksi takdirde Kocaelispor'u, Göztepe'nin yaşadıkları bekliyor...

14 Temmuz 2011 Perşembe

Malik Fathi

Bundan 7-8 yıl önce, Championship Manager'dan Football Manager'a geçtiğimiz yıllara denk geliyor. Türk futbolunda ki sol bek kıtlığının, o zamanlarda biz oyuncuların belini büktüğü yıllar... Şimdiki kurallara göre yabancı futbolcu oynatma sınırı da düşük olduğundan, bek gibi bölgeler için harıl harıl Türk oyuncu aradığımız yıllar...


İmdadıma hep Malik Fathi yetişmiştir bu oyunlarda. Adam Almanya'da futbolcu ama Türk asıllı, statüsü Türk. Alırsın babalar gibi oynar, rakibin sağ kanadını felç eder, hücuma çok çıkmasa da defansif anlamda baş tacıdır.

Türk takımları reelde hiç ilgi göstermedi bu çocuğa, ilginçtir. Canlı izleme fırsatı bulmadım, bulduysam da hatırlamıyorum ancak Football Manager'da özellikler reele yakın olduğu için kötü topçu demek yanlış olur ki Hertha Berlin, S.Moskova gibi takımlarda yıllarca ter döktüyse boş değildir sanırım... Şimdi Mainz'a transfer olup, Almanya'ya geri dönmüş Malik. Çocuk gelmiş 29'una, benim hala merak ettiğim şey şu: Neden Türkiye'ye hiç gelmedi acaba?..

8 Temmuz 2011 Cuma

Birilerinin Emekleri ve Şike

UNI Forum'da U.Y paylaşmış, Tribün Dergi'de gördüğü bu yazıyı. Çok hoşuma gitti ve bloga koymam gerektiğini hissettim...

''Küme düşmekten son anda kurtulup , eksi puanla lige başlayıp , alınlarının teriyle Play-off'un kapısına gelen Galatasaray Erkek Basketbol Takımının nasıl Play-off dışında bırakıldığı da araştırılsın.

Aykut Kocaman'ın emeklerine yazık oldu da ; Cem Akdağ'ın emeklerine yazık olmadı mı ?
Alex , Gökhan , Volkan'ın emeklerine yazık oldu da ; Rancik , Jasaitis , D-Wash'un emeklerine yazık olmadı mı ?
Kilometrelerce yol giden fb taraftarının emeklerine yazık oldu da ; bu rezaletin yaşandığı sezonda takımını asla yalnız bırakmayan Galatasaray taraftarının emeklerine yazık olmadı mı ?

Asla üzülmedim , üzülmeyeceğim de ; kimse kusura bakmasın.''

Ek olarak :

Lig maçında Bornova'ya yenilen fb, Play off'larda 30'ar sayı fark attı (aynı sene ) ,biz küme düşmekten kurtulup üstüne Play-off'a kadar gelmiştik, Play-off'lara kalmayalım diye...

28 Haziran 2011 Salı

31 Mayıs 2011 Salı

Stay With Us Harry?

Geçen sene kimse Harry Kewell'ın Galatasaray'da miladını doldurduğunu düşünmüyordu. Genel olarak kalmasını istiyorduk. Pankartlar boyandı, web siteleri kuruldu, imzalar toplandı falan filan. Stay with us Harry* dendi...


Her mecrada, yolun açık olsun Harry tarzında yazılar görüyorum bugün. Demek herkes yine hemfikir durumda. Şuan bir pankart boyansa sanırım şöyle yazılırdı.

Take Care Harry!**


*Bizimle Kal!
**Kendine iyi bak!

21 Mayıs 2011 Cumartesi

Yok Artık Real Madrid..!

Sezonun son maçı, hedefsiz bir Real Madrid niye böyle bir insafsızlık yapar ki arkadaş:) Acıdım vallahi Almeira'ya...


8-1

Mentalite Farkı: Galatasaray Resmi Site ve Yönetim

Ne bir heyecanı, ne bir stresi kaldı bu işin.


Yeni yönetimin ve başkanın seçiminin ardından, Galatasaray'da ki değişiklikler en ufak parçasına kadar hissediliyor tarafımızca. Düşünce farkı, tarz farkı, şekil farkı vs her neyse apaçık ortada. Bundan böyle şeffaf bi yapı olacağı kesin. Neyse giriş cümlelerimde ortaya attığım lafa geleyim...

Önceden transfer açıklamaları, taraftara çile çektirilerek yapılıyordu. Buna gayet alışmıştık ve eğlenceli bile geliyordu kimi zaman. Transfer dönemerinde ki yaşadığımız sıçırtmaz sancı sürecinde, güvenilir kaynaklardan haber alınıp erkenden haber verdiğimizde olmadı değil (durumdan yararlanma şekli). Geceleyen insanlar, klavyelerde ki F5 tuşlarının aşınmasından dolayı yenilenen tuş takımları ve daha bi ton geyik. Hepsi bitti. Artık transferler kesinleşmeden, daha doğrusu imzalar atılmadan haberini en güvenilir kaynak olan Başkan'dan almaya başladık ve tam anlamıyla transfer gerçekleşmeden resmi sitede futbolcu tanıtımları dönmeye başladı.

Güzel gibi, değil gibi. Henüz alışamadım. Saçlarımı uzun süre sonra kestirdiğimde yaşadığım duygu gibi bişey bu.