etki tepki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
etki tepki etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11 Nisan 2012 Çarşamba

Deplasmana Yasaklı..!

Yine sorularla dolu cümleler, yine havada kalan tepkiler... Deplasman hakkımızı elimizden alan, vermeyen ruhsuzlar; yasaklara karşı dik duramayan bir taraftar grubu... Durum böyle olunca, her cümle üç noktayla bitiyor.

Herhangi bir karar alınmadan, sitesinde "Florya'ya gidiyoruz, takımımızı İnönü'ye yolcu ediyoruz' açıklamaları yapan bir ultrAslan var ki ortada, Allah'ım bu günleri gösterme al canımı diyesim var! Alpaslan Dikmen Abi'mizin büyük çabalar sarfederek kurduğu ve tamamıyla UTRAS Felsefesini benimseyen ultrAslan'ın düştüğü bu içler acısı durum canının acıtıyor insanın. Bahane olarak diyeceklerini de az çok tahmin ediyoruz. "Kararın değişmeyeceğini biliyorduk". Bravo. Hemen kabul edelim ama değil mi?

ULTRAS Mentalitası ne zamandan beri yasakları daha kesinleşmeden kabul eder oldu? Yoksa biz mi bu felsefenin gereklerini unuttuk?  Başımızda olamayan abilerimizi bu kadar çok arayacağımızı hiç tahmin edememiştim. Gün itibari ile Galatasaray tribünleri yenilgiyi çabucak kabul eden taraftar grubu halini almıştır. Yapamıyorsanız bırakın, istekli gençlerin yolunu açın... Çok yazık!

23 Ocak 2012 Pazartesi

Meşale Candır


Geçtiğimiz günlerde Adanademirspor taraftarı İstanbul'da meşale yakmıştı, bugünde Galatasaray taraftarı Eskişehir'de yaktı. Yarın Eskişehirspor taraftarı altta kalmasın ilk fırsatta yaksın. Silsile böyle devam etsin. Renk ayrımı gözetmeden herkes yaksın, herkes yakabilsin. "Ama onlar yaktı, biz yakınca polis ceza kesiyor" sığlığına kimse düşmesin. Yanan 5 tane meşale için nerdeyse devletin tüm güvenlik kurumlarını ayağa kaldıran Şansal Büyüka gibi futbol düşmanlarına koz verilmesin. Bugün meşale nefreti saçan Şansal Büyüka yıllarca Maraton'un jeneriğinde meşale görüntüsü izletti millete.
Herkes meşale yaksın, görülsünki yakılan C4 tipi bomba değil altı üstü bir meşale. Saçma sapan bir yasayla türetilmiş cezanın anlamsızlığı ortaya çıksın.


Bu konuda takım ayrıcalığı yapılmaz. Yapılsa kimseyi örnek göstermeyiz. Sadece kendi videolarımızı, fotoğraflarımızı paylaşırız. Reklam peşinde koşmak demek olur öylesi. Ama biz özenle baktığımız Dünya tribünlerine, örnek bile olabileceğimiz inancındayız.

Dün bir kez daha gösterdik ki sahaya atmadan da meşale yakılabiliyor. Türk insanı da yapabiliyor bunu. Meşalenin kime ne zararı var...

Aşağıda ki çalışma efsane... Türkiye'nin her yerinde bu tarz çalışmalarla tepkimizi gösterebiliriz diye düşünmekteyim.

12 Ocak 2012 Perşembe

Arjantinli Köleler...


Tüm haber sitelerinde bu haber var. "Arjantin'den gelen seçmece futbolcular". Tüm başlıklarda, "Arjantin pazarı..." şeklinde. Bir tek ben mi sorun ettim bu olayı, yoksa haber siteleri açık açık tepki veremedikleri için mi bu kadar rahatlar?

Yüzyıllar içinde birçok devire konu olmuş kölelik. Savaşlarda yakalananlar, ağır suçlular, borçlular, kaçırılanlar bildiğin satılırlardı görücüye çıkartılıp.

Menejerler de Arjantin takımlarından futbolcuları toplamış görücüye çıkartıyorlar. 3 günde bir maç yaptırıyorlar elemanlara ve duruma, teklife göre satıyorlar köle gibi. Futbol bu durumlara kadar geldi mi acıyorum aşık olduğumuz bu oyunun gidişatına...

Hoşgeldiniz, hangi futbolcuyu alırdınız?

11 Ocak 2012 Çarşamba

Tribün Nasıl Anlam Kazanır...


Dün ki Adana DS maçından beri, yok tribün şöyle olur yok böyle olur. Ben tribünden anlamayan, tribünün dışından olan insanların boş boş konuşmasına çok fena tilt oluyorum. Birde bunu tribünün içinden insanlar yapınca daha da koyuyor...

Tribünde meşaleydi, sisti, konfetiydi çok güzel şeyler. Stadı dolduran binlerin delicesine takımlarını desteklemeleri harika ki bu konu üzerine bir ton video, yazı paylaştık zamanında.

Ancak bu kadar boşboğaz insan görünce, aklıma tek birşey geldi.

İstanbulspor taraftarı Kenan Özvaran. Tribünün atmosferi de o, taraftarın sesi de, meşalesi de sisi de... Önemli olan takımını can-ı gönülden desteklemek arkadaş... Bu kardeşimiz de bunu layıkıyla yapmakta. Orda burda boşuna çene yaparak olmuyor bu işler...

5 Ocak 2012 Perşembe

BEYOĞLU CİMBOMBOM'UNDUR..!


Herkes parasının derdinde, herkes kimi ne kadar kertsem düşüncesinde oldu artık. Beyoğlu, Nevizade esnafı dahi Galatasaray taraftarının maç günleri 2-3 saatini geçiriyor diye şikayette bulunmuşsa ben, insan evladının paranın köpeği olduğunu açık açık ifade edebilirim artık... Esnaf yoldan geçen müşteri potansiyeli olan insanların, müşterilerin ve müşteri diye ağzının suyu akan kendilerinin taraftardan rahatsız olduğunu belirtmiş. Yazıklar olsun diyorum...

Herşeyi geçtim, mentalitesinde dayatmaya karşı sert tavrı olduğu bir taraftar grubuna sen bu yasağı getirirsen; o mekanlarda kötü tezahüratı geçiceksin. Muhtemelen şiddetin önünü açıyorsundur. Eğer bu yasakla ilgili bişeyler yapılmaz ise şimdiden geçmiş olsun diyorum. Biber gazını hazırlasın, tüpleri güzelce doldursun sevgili İstanbul polisi..!

19 Kasım 2011 Cumartesi

Against Modern ultrAs!


Anlaşılıyor ki çoğunun üstünü çizmek gerek, artık biçoğunun herhangi bir inandırıcılığı kalmadı. Bu kadar pasif kalınarak, bu kadar umursamamazlıktan sonra neye kime nasıl inanacağımızı şaşırdık. Elimiz kolumuz bağlı kaldık.

Ben, beni deplasmanda istemeyen takımı florya'dan neden uğurlayacak mışım?...

Edit: He bu arada. Ne güzel bi emektir yukarıda ki pankart. Yüreklere sağlık...

18 Kasım 2011 Cuma

Deplasman Yasağı..! & İmza Kampanyası

Twitter'dan #deplasmanimadokunma şeklinde takip edilebiliyor. 1400'e yaklaşmış imza sayısı...

http://www.deplasmanimadokunma.com/index.php

Derdimiz Nedir?
Kulüplerden ortak karar: "Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor kulüplerinin, 2011-2012 sezonunda birbirleriyle yapacakları tüm müsabakalarda, deplasman takım taraftarları alınmayacak.

4 kulübün de "misafir seyirci alınmaması" kararı ile ilgili mutabakat içinde olduğu, Kulüpler Birliği Vakfı tarafından Türkiye Futbol Federasyonu'na iletildi.

Kulüpler tarafından alınan bu kararı kamuoyu ile paylaşırız."

Amacımız?
Gönül vermiş olduğumuz renkleri yalnız bırakmamak!

14 Kasım 2011 Pazartesi

Kurtarıcı Zalad...

Yine, yeniden:) (28.04.10)


Durup dururken aklıma geldi de neydi o maç... Yokluk içinde şampiyonluk yarışına girişmiş bir Galatasaray vardı ortada. 33. hafta zorlu İnönü deplasmanı var ve ezeli rakibin fb'nin gerisindesin. Kaybetmemen gerek ancak yenilirsen hiçbir Galatasaraylı sana kızmayacak biliyorsun. Zira, öyle bi takımla öyle bir başarıyı kimse beklemiyor senden...

Maçın son dakikası ve şampiyonluk elden gidiyor. İnönü kapalısından "Zalad gelsin sizi kurtarsın" tezahüratı yükseliyor. Sevgili Temur o anı şöyle özetlemiş: ""2006 yılında 33. haftada İnönü stadında Hasan Kabze'nin son dakika golünden önce Sabri topu orta sahadan Hakan Şükür'e şişirirken kapalı tribünden "Zalad gelsin sizi kurtarsın!" tezahüratları yapılıyordu.""

Gol sonrası yapılan tezahüratsa çok manidar... İzleyelim...


Buda videonun linki...

23 Ağustos 2011 Salı

Türk Futbolunun Beyin Ölümü Gerçekleşti..!


Kulüp başkanlarının yaptığı toplantının ardından yapılan açıklama şu:


"Takımlara destek için her taraftar "forma ve decoder" alsın."

Hiçbir ülke, hiçbir federasyon endüstriyel futbola bu denli balıklama atlamamıştır...

8 Temmuz 2011 Cuma

Birilerinin Emekleri ve Şike

UNI Forum'da U.Y paylaşmış, Tribün Dergi'de gördüğü bu yazıyı. Çok hoşuma gitti ve bloga koymam gerektiğini hissettim...

''Küme düşmekten son anda kurtulup , eksi puanla lige başlayıp , alınlarının teriyle Play-off'un kapısına gelen Galatasaray Erkek Basketbol Takımının nasıl Play-off dışında bırakıldığı da araştırılsın.

Aykut Kocaman'ın emeklerine yazık oldu da ; Cem Akdağ'ın emeklerine yazık olmadı mı ?
Alex , Gökhan , Volkan'ın emeklerine yazık oldu da ; Rancik , Jasaitis , D-Wash'un emeklerine yazık olmadı mı ?
Kilometrelerce yol giden fb taraftarının emeklerine yazık oldu da ; bu rezaletin yaşandığı sezonda takımını asla yalnız bırakmayan Galatasaray taraftarının emeklerine yazık olmadı mı ?

Asla üzülmedim , üzülmeyeceğim de ; kimse kusura bakmasın.''

Ek olarak :

Lig maçında Bornova'ya yenilen fb, Play off'larda 30'ar sayı fark attı (aynı sene ) ,biz küme düşmekten kurtulup üstüne Play-off'a kadar gelmiştik, Play-off'lara kalmayalım diye...

3 Mart 2011 Perşembe

Maziden Medet Ummak?

Her alanda böyle sanırım. Sadece Türk milleti için mi geçerlidir bilmiyorum ama her kötü şartta geçmişe bir özlem, bir istek duyulur. Doğumdan ölüme kadar böyle gelip gider.

Futbol için ele alırsak, her kulüpte bir geçmiş hasret yaşanır durur. Neredeyse kovulan topçular, yıldız transfer gibi geri alınır. Kulübün evladı yakıştırmaları yapılır, karşılıklı içten olmayan sevgi gösterileri vsvs... Bu konuyu örneklerle başka bir yazıda inceleyebiliriz aslında.
En çok göze batan ise teknik direktör değişikliklerinde olur. En azından benim açımdan bu böyle. Bir teknik direktörün, herhangi bir takımı, farklı zaman dilimlerinde 3-5 defa yönettiğine şahidiz bu ülkede...
Birde eski topçuların, takıma teknik adam olarak gelme durumu var ki bu uygulama Türkiye'de saçmasapan bir şekilde yapılıyor. Adam futbolu bırakıyor, 6 ay kursa gidiyor ve dünya devi diye lakaplandırdığımız kulübün başına geçiyor. Ne tecrübe var, ne yetenekleri değerlendiriliyor. Bre müptezel! Bu adam dünya starı olabilir, müthiş bir futbolcu olabilir, harika bir kariyer sahibi olabilir de sen neye göre teknik adamlığını değerlendirirsin..? Neye göre zor durumda olan bir takımı kurtarmasını beklersin...

Galatasaray'a gelirsek, son yılların büyük alışkanlığı halini aldı. Özellikle kötü gidişe dur diyemediğimiz 2000 sonrasında. Herkes 2 defa bu takıma gelir oldu. Neden arkadaş..!

Niye her kötü durumda, maziden medet umulur? Bırakalım imparator, eski imparator, commandante eski commandante kalsın, büyük kaptan büyük kaptan olarak kalsın...

18 Ocak 2011 Salı

Koltuk Sorunsalı

Öncelikle yazın bittiği günlere gitmek gerekiyor. ultrAslan yeni stadta nerede olacağını açıklamış, kale arkasını seçmiş kendisine. Stad inşaatı başladı, durdu, devam edecek, etmeyecek derken geldik bugünlere...


ultrAslan, alt kollarıyla nasıl bir gruptur? Maç boyu destek vermeye "en azından gayret eden" bir grup. Bende bu grubun bir ferdi olarak, her maç kendime zarar verircesine takımıma destek olmaya çalışıyorum.

Bizim hiçbir zaman koltuklarda oturup maç izlediğimiz görülmemiştir, zıplamadan durabilen taraftar zaten desteğini de verecek gaz taraftar değildir. Oturarak maç izleyen, ateşli olmayan taraftar ancak İngiltere'de ki gibi "aa, uu, yeaahh" seslerini çıkaran taraftardır.

Peki bütün bunlar bilindiğine göre, neden böyle koltuk yaparsın oraya? Tamam ilk lafın, bize konfor sağlamak istediğin olacak ancak bir takımı yönetmek bu değildir. Şuan sırf koltuklar kırıldığı için bizden nefret eden, bizi yobaz olarak adlandıran Galatasaray taraftarları var. Ancak bizim ne yaptığımız belliyken o tribüne o koltuğu yaptıran başkanda hiç mi suç yok?

Tıpkı, yuhalanacağı belli olan başkbakana konuşma hakkı tanıması, ilkokul mezunu toki başkanına 10 dakikalık konuşma izni vermesi gibi... Yöneticiliği; FM diliyle 18-19du, zamanla 5-6ya düştü Adnan Bey'in...

14 Ocak 2011 Cuma

Galatasaray Üzerinden Ticaret Yapmak

"Kuzey var, güney var, doğu var, batı var..!", "Bilet, bilet, bilet..!","Full akredite kart makul fiyattan bırakılır..!".....


-Kaça bırakıyosun?
-300'e anlaşırız.

Senin ben ecdadını diyesin geliyor. Ayıptır be günahtır be. O davetiyeler ne yollarla elinize geçiyor, nereden buluyorsunuz bilmiyorum ama kazandığınız en ufak para birimi bile haram zıkkım olsun inşallah... Beddua etmeyi hiç sevmem ancak M.Köy civarlarında ne tarafa baksan bu haysiyetsizleri görüyorsun, internette turlarken yine bunlar çıkıyor karşına. Yazık size be..!

Yeri geldimi de en iyi Galatasaraylı bunlar olur. Bilmiyorlarki yaptıkları tek iş, ultrAslan'ın adını kötülemek, leke sürmek...

13 Ocak 2011 Perşembe

Vazgeçemem Senden Sami Yen...


bugün ağlamam gerekiyormuş belli... şimdiden özledim samiyenimi... açık tribününde yağmurdan sırılsıklam Galatasarayımı izlemek, kapalı tribününde sırılsıklam olana kadar zıplamak, maçtan bigün önce stad düzenlemesinde aptal aptal çimlerinde koşmak, pankart asmak için saatlerce uğraşmak, maç günü kapalının daracık turnikelerinde "of amk" derken sevdiğin insanlarla gözgöze gelmek, tribünün merdivenlerini çıkarken ne tarafa baksan kimi göreceğini biliyor olmak; UNI yukarda, Apo depededir, Sercan ortaya girmiştir, önümüzde Olcay abiler vardır yanında İsmailler Tolga abiler, sette Reis, Sefa abi, Fatih abi; yan taraflarında Bh almıştır yerini, e daha solda kankalar var... Nasıl vazgeçersin sen bu stadtan, evin gibi olmuş. her eşyanın yerini biliyorsun ya artık, gözün kapalı bulursun yerini. Galatasaray'ın GA'sının altından daha çok seslenecektik oysaki... ah ulan ah...

8 Ocak 2011 Cumartesi

Efsanelerin Maçı ve Mercan Forma...

11 Ocak'ta ki Beypazarı maçı günü, Sami Yen'de ek olarak veteranların maçı olacakmış. Kadrolar belirlenmiş, herşey hazırlanmış. Bir takım "Parçalı" giyerken, diğer takıma "Mercan" forma giydirilecek. Gözüme çarpan bişeyler var ve ileri derecede rahatsız etti beni. Parçalıyı giyecek olan Adnan Polat; Büyük Kaptan Bülent, Cüneyt Tanman, Arif, Hakan Ş. vb. gibi birçok asıl efsaneye Mercan formayı giydirmeye niyetlenmiş. Tamam efsane oldu Adnan Beyefendi, kabul. 3.5 senedir çektirdiği çilelerle, yaşattığı acılarla, kırdırdığı sabır taşlarıyla büyük efsaneler arasına girdi ancak efsane başkan, "Efsane Parçalıyı" hakediyor mu diye sorarsanız, cevabım çok açık bir şekilde Hayır olurdu..!

7 Ocak 2011 Cuma

Ulan Galatasaray

Ulan Galatasaray

biz öööle kendi hayatımızı efendi gibi yaşamaya çalışırken
ne biliyim...
sağa sola salça olmadan...

belki en büyük keyfimiz...
günesin allahına kadar vurdugu altın sarısı biramızı yudumlarken...
birbirimize ask acılarımızı, ''pardon! gözüme toz kaçtı!'' hissiyatı içinde fısıldarken...

bacağımıza sürünüp duran bir kediyi okşarken,
''ooluum bu kedi hayvanı var ya, tekamül zincirinin en son halkasi lan...
"buda'dan bile daha bilge lan bu hayvan!'' seklinde naif muhabbetlerimizi yaparken...

kanımızı dökerek kurduğumuz ayyaş cumhuriyetin en aşşağılık başkentleri aksaray meyhanelerinde
ileri karakolları olan parklarda...
gökte sadece sahici bi dolunay...
elimizde güsel marmara...
şehirin götünde pireler uçusurken
ve biz terkedilen bir sevgili nasil üşürse...
işte ööle üşürken...
ve daha onyedi...onyedi...on yedi...iken aşk konuşulur di mi...
hayir biz senin addını fısıldıyorduk galatasaray
bunu hiç bilmeyeceksin!

gecenin çükünde her türkgh babası gibi ayyaş bi babanın sızmasını bekledikten sonra
yine boynumuzda sarı-kırmızı kaşkollar
yine aynı dolunayın altında buluşup
bağrında gecelemek için sana koşarken
içtigimiz o güsel marmaranın bile adın kadar içimizi ısıtamadığını hiç bilmeyeceksin galatasaray!

1980'ler...sokağa çıkma yasakları... daha on yedi...on yedi...on yedi...bile diilken
geceleri boynumuzda sarı kırmızı kaşkollar...
elimizde sarı kırmızı pankartlar...bir militan gibi toplum polislerinden kaçarken...
ve bütün yaşıtlarımız...
geceleri... gayrimeşru bu şehrin gayrimeşru duvarlarına kahrolsun faşizm yazarken
biz geceleri aynı duvarlara...en büyük cimbom yazdık
ve bütün yaşıtlarımız gündüzleri mütemadiyen fenerli iken
biz aleme inat seni sevdik
komik olan şuydu
tarihinin en zavallı dönemiymis meğer
hiç şampiyon olamazdın o zamanlar
biz de zaten farkında diildik... hep güsel marmaraydık çünki
daha on yedi on yedi on yedi bile diildik...
neden gaassaray? diyenlere...
because, güsel marmarayla güsel gidiyor! derdik...
ki bunu hiç bilmezsin...

daha onyedi onyedi onyedi bile diildim diyom... alooooooo?

ulan gaassaray! söyleyecek o kadar çok şeyim var ki sana!
ulan! anlatacak o kadar çok hikayem var ki gaassaray!
anam avradım olsun hiç bilemeyeceksin!
bu kediler var ya...çok enteresan hayvanlar abi...


ferguel

29 Aralık 2010 Çarşamba

fizy

bu ülkede başarılı bir işin, bir insanın, bir organizasyonun karşısına neden hep gereksiz insanlar çıkar çok merak ediyorum. dünya'da ün yapmış bir türk sitesini, sen neyin verdiği rahatsızlıkla kapatıyorsun. madem kapatmak niyetindesiniz, neden çocukça oyunlara başvuruyorsunuz? takip ediyoruz, bakalım mahkemelerden ne sonuçlar çıkacak. umarım şu mü-yap denen ziyan kuruluş defolup gider bu ülkeden. fizy yok ama liveza var. bahisçiler buradan buyrun rahat rahat maç takip edin:)

9 Aralık 2010 Perşembe

Ne İstersen İste Benden...

Hep bağırıyoruz ya hani böyle, İstersen donatalım dört bir yanı bayraklarla diyoruz ya hani. Kanımızın son damlasına kadar CimBomluyuz diyoruz ya. Bileklerimi kessen sarı-kırmızı akar diyoruz. O gün geldi çattı sanırım, herşeyimizle sarı-kırmızı olmanın vakti geldi.


O gün bugün. Sami Yen'e veda ederken, maziye dönüş yapıyoruz sonunda. Umarım heryer salkım saçak sarıyla kırmızıyla dolacak. Nasıl 14 yıl sonra gelen şampiyonluğun yarattığı sevinciyle donatmışlarsa mabedi, biz evimizden ayrılmanın verdiği hüznün tepkisini sarıyla kırmızıyla dışarı vuracağız.

Heryerden bir sarı kırmızı aksın istiyorum, Sami Yen'e yakışır vedanın ancak bu şekilde olduğunu düşünüyorum. Setler, sarı kırmızı pankartlarla dolsun; kapalının çatısından sarı kırmızı konfetiler sarksın sete kadar. Maç boyu, Seni yıkacak dozerin diye haykıralım istiyorum. İlk yarıyı kapalıda, ikinci yarıyı eki açıkta izlemek istiyorum. Gözyaşlarımızın bile sarı kırmızı akmasını istiyorum o gün...
Sevgili Galatasaraylılar,

Ali Sami Yen stadına veda etmeye hazırlandığımız şu günlerde koreografi ekibi olarak bu vedayı unutulmaz kılmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz. Dünyanın dört bir tarafında, Ali Sami Yen için bizim hissettiklerimizi hisseden renkdaşlarımızın hissettiklerini beze dökmesi ve bu pankartların Ali Sami Yen’i bir bayram yerine çevirmesi için bir organizasyon başlatıyoruz. Koreografi ekibinin kendi içerisindeki çalışmalara ek olarak düşünülen bu organizasyonda amaç, Ali Sami Yen’i eski günlerde olduğu gibi salkım saçak sarı kırmızıya boyamaktır.
....

1 Aralık 2010 Çarşamba

Batan Geminin Futbolcuları..!

"Çalışanlarını genellikle gece yaptığı transfer açıklamalarıyla şaşırtanve sevindiren, Galatasaray Anonim Şirketi bu kez saatler geceye doğru yol alırken işçilerini üzdü."


Bu şekilde geçilmeli bence haber. Elano'yu sattı yönetim. Ara transfer döneminde takımın ağzına sıvamayı alışkanlık haline getiren Adnan's Y.K., yine yaptı yapacağını. Önce Misimoviç'in işini bitiren Adnan's, Elano'yu da bitirdi. Oysa ne sevinmiştik geldiğinde...Transfer konusunda çok başarılı bir çalışma örneği gösterdiler. Bu yönetim sayesinde Galatasaray Anonim Şirketi batmaktan son anda kurtuldu...

Yolun açık olsun Blumer. Biz alıştık, mecburi vedalara... Hoşçakal...

16 Kasım 2010 Salı

İnternetin Sinir Bozma Yetisi

Yine internette dolanırken okunan haberler ve yine garip garip yorumlar... Yine "ne insanlar var" dedirten anlar yaşadım 15 dakika önce. Öncelikle şu youtube, facebook grupları vb. ortamlarda haberlerin, videoların altına yorum yazan insanlara sormak istiyorum. Nasıl bir his? Eğleniyor musunuz?


Daha öncede burada bahsetmiştim, facebook'ta açılan bir gruptan. Bugünde NTVspor'da ki haberlere bakarken Cana'nın sakatlık haberine tıkladım.(bu aralar bütün yazılarda var diyosunuz biliyorum) 3 hafta oynayamayacak olması üzücü fakat altındaki yorumlara bir baktım ki bakmaz olaydım. Nasıl sinirimi bozuyor; insanların kendini bilmemesi, kendilerini bilmediklerini bilmemeleri... Adam aynen şunu yazmış;
"gs taraftari , dün lorik cana diye tezahurat yaptigi sirada adam penaltı yaptırdı .gs taraftarı Türkiyeye gelmis gecmis en kotu yabanciya neden tezahurat yapar ? ya futbolu bilmiyorlar yada amaclari farkli"
Arkadaş futbola bakış açın nedir? Nasıl bir bilgi haznesine sahipsin futbolla ilgili? Yahu nasıl bu kanıya varmayı başardın? Diye devam eden soru cümleleri kurmak istedim anında. Yazık vallahi billahi. Hem yazık, hem trajıkomik bir durum... Sonrasında Cana'yı savunan bir vatandaşa, cevabıda aynen şu;
"volkan can - eger sen lorik cana takimin en iyisi diyosan ve o pozisyona penalti degil diyorsan . sana tavsiyem yelkenli tekneyle pasifigi gec , sahra çölünü gez , safariye katıl , himalayalara tırman ama futboldan uzak dur ."

Ağlamak istiyorum...