30 Haziran 2009 Salı

SF.09 / Magny Cours

Bu aralar yazamıyorum eskisi gibi sık sık. Aslında yazacak çok şey var ancak vakit bulamıyorum. Hafta sonu Türkiye, Galatasaray ve bizler için çok önemli bir spor olayı 2.senesine start verdi. Her ne kadar medyamızın yoğun ilgisizliği dolayısıyla halkımızın birçoğu habersiz olsa da GSTV'den izledik Superleague Formula'da sezonun ilk yarışını.

Önce bilmeyenlere biraz, ufacık, minicik bi bilgilendirme yapalım. Superleague Formula geçen sene başlamış olan bir Formula serisidir. Futbol takımlarına hiçbir maddi kayba uğramadan tanıtım yapma imkanı doğmuştur. Avrupa'dan, Amerika'dan, Asya'dan takımların bulunduğu bir seri oluşturuldu. Türkiye'den de Galatasaray bu seriye davet edildi. Geçtiğimiz sene takım arabası dizaynı için özel bir yarışma yapıldı bildiğiniz üzere. Klasik parçalı bir formula arabasına sahibiz. Geçen senenin aksine, başarılı olan takımlara para ödülleri de veriliyor artık.

Bu sene geçen seneye göre 3 yeni takım geldi SF serisine. Lyon, Midiland(Danimarkalı:) ve Sporting Lizbon. Ayrıca şampiyona 6 ayaktan oluşuyor.

Hafta sonu programı şu şekilde. Yarış 45'er dakika + 1 turluk 2 bölüm üzerinden yapılıyor. Birde 3. ama şampiyonadan ayrı olan bir kısım var ona sonra değiniriz. Sıralama turlarında alınan derecelere göre yapılıyor ilk bölüm. 2. bölümde ise ilk yarışta alınan derecelerin tam tersine bir sıralama oluşturuluyor. İlk bölümü 1.bitiren takım, 2.bölüme sonuncu başlıyor mesela. Yarışlarda hareketli start uygulaması var ki bence en zevkli özelliğinden biri bu şampiyonanın. Formasyon turunun sonunda start çizgisine gelirken, araçlar yavaşlayıp gride yerleşmiyor. Aksine hızlanarak yarışa başlıyorlar.

Yarışı bitiren tüm takımlar puan alıyorlar SF'da. Puanlama 50-45-40-36-32-... şeklinde devam ediyor. Bunun sebebi rekabeti arttırmak ve iddası olmayan takımların yarışı bırakmasını engellemek. Çünkü Formula 1'in altında ki kategorilerde şartlar zor ve araçların tackling(!) i düşük. Yarışın sonunu getirmek bazen şans işi. Eğer puanlama bu şekilde yapılmasa, takımlar araçların durumlarını ve sonraki yarışı düşünerek yarışı bırakabilirler.

3. bir yarıştan bahsettik. Şampiyonadan ayrı bir yarış bu. 2 yarışı ilk 3'te bitiren takımlar arasında düzenlenen 6 takımlık bir yarışma. İlk 3'e de para ödülü var. Amaç show yaparak ilgi çekmek, seriye bir albeni vermek. Bu yarışma sonucunda ilk 3'e toplam 333bin avro para ödeniyor.
Son bir bilgi olarak şunu belirteyim. Şampiyonada yer alan tüm araçlar aynı kalitede. GP2 gibi...

Gelelim pazar gününe. İlk bölüme 12. başladık Magny Cours'da. Yeni pilotumuz Duncan Tappy başarılı bir performans sergiledi. Şansının da yardımıyla 5.liği alarak takıma 32 puan kazandırdı. Bu şans Milan aracının son turda spin atarak pist dışına çıkmasıydı. Yarışın henüz başında Sporting Lizbon'la çok zevkli bir mücadele yaşadık. Yarışa Corintihans takımı pol-pozisyonunda başlamıştı. İlk bölümün, ilk 5'i; Liverpool, Anderlet, Tottenham, Corintihans ve Galatasaray şeklindeydi.
2. bölüme geçmeden önce yarış sırasında kullanılan grafiklere ve kamera çekimlerine değineyim. Yeni bir seri olmasına rağmen grafikleri çok beğendim. Start öncesi grid dizilişini gösterdikleri 3 boyutlu grafik müthiş güzeldi. Kameralarda sorunlar yaşanıyor malesef. Bir ara yarışı sadece board kameralarından izledik. Ancak bunlar 2.senesini yaşayan bir şampiyona için normal diye düşünüyorum.

2.Bölümde ise çok iyi bir Galatasaray izlemedik. İlk bölümde alınan 32 puana razı olup 2.bölümde yarışı bitirmek amacı güden bir takım vardı. 14. başladığımız yarışı 11.bitirdik. 2.yarışta Liverpool takımı çok iyiydi, ilk yarıştaki gibi. Sonuncu başlayıp önlerde bitirme başarısı gösterdiler ve 6.bitirdiler. 2. bölümde Milan 1., Olympiakos 2., Basel 3., Al-Ain takımı 4., Anderlecht 5. oldu. Bu sonuçların ardından Galatasaray toplamda 48 puan adlı ve genelde 10.olarak sezona başladı.
Sezonun 2.yarışı 18/19 Temmuz'da Balçika'da koşulacak...

26 Haziran 2009 Cuma

Kelime Oyunu


Argoda, gayrimeşru ilişki organizatörlüğü yapan kadın?

Cevap 4 Harfli:
Mama
:D

23 Haziran 2009 Salı

Damien Rice

Damien Rice... İnsan her lafının sonuna 3 nokta koymak istiyor onu dinleyince... "Noluyor Allah'ım", "sızlıyor içim" oluyorsunuz en mutlu zamanlarınızı yaşarken bile. Müthiş bir ses, yetenek, ve dahası... Vj Bülent dinlese, bi 85 kere yüreğine sağlık der sanırım.

Ne yazık ki yeni keşfettim İrlandalıyı! 2 aya yakın zamandır dinliyorum ve vazgeçemiyor insan, sıkılmıyor dinlemekten. Ekşi'de İrlandalı ozan demiş birisi Damien için. Hakikaten de ozan bu adam. Birde Lisa Hannigan var Damien'ın şarkılarında eşlik ediyor kendisine. Tatlımı tatlı, sevimlimi sevimli bi hatun. Sesi de bir o kadar iç ferahlatıcı yada karartıcı. Şarkıya göre...

Closer filmini bilirsiniz, soundtrack'i de Damien'ın ortaya koyduğu bir çalışma. The Blower's Daughter. Müthiş bir şarkı. Gerçi baştan beri diyorum hepsi mükemmel. Ama hergüzel şeyin olduğu gibi Damien'ın da çok özel şarkıları var. Bunlardan en beğendiğim ise 9 Crimes elbette. Lisa ile beraber insanı kara bulutların içine sokmayı çok iyi beceriyor Damien... Bir diğer muhteşem şarkı ise Delicate. İnsan içmek istiyor. İçince içtikçe içesi geliyor, fena...

Bir de çevremde bi tek benim beğendiğim bir şarkısı var ki hepsinin tersine, çıldırtıyor adamı. I'm mad, I'm mad diye diye söylüyorum:) Me, My Yoke and I adlı deli saçması bir şarkı :)) Dinleyin linkler şarkı isimlerinde gizli =)

Tobol

Güne Galatasaray TV'de yeni sezonun ilk antremanını izleyerek başladık. Güzel bir atmosfer vardı Florya'da. Sınavlardan dolayı gidemedik ilk idmana ama izlemek nasip oldu, uzun zaman sonra erken kalkınca. Ahmet Çakır'ın yorumlarını dinledik idman boyunca. Konudan konuya atladı, bilgilendirdi baya. Baydı sonra. Linderoth aşığı spor yazarımız.

Kahvaltının ardından kura çekimine geçtik. Osman Şenher vardı bu sefer ekranda. GSTV'nin tek sunucusu, spikeriyle birlikte :) Dünya'nın en iyi kadrosu yaptı kadromuzu. Evet güçlü bir kadromuz var ancak bu kadar abartan kimseleri görmemiştim. Osman Abi çok heyecanlı yeni sezon adına... Ancak Skibbe'nin hakkını yeyip durdu. Skibbe varken şampiyon olma şansımız çok yüksekti ve UEFA'ya bana göre emin adımlarla yürüyorduk ama Kaptan Bülent ve Skibbe takımı kullanamadı dedi, üzüldüm.

Kura çekimine geç girince GSTv, bizde internetten takip ettik. Onlarda internetten takip ettiler gerçi:) Kazak, Arnavut, İzlanda, Norveç gibi ülke takımları çıkmasın istiyordum aslında. Yine istemediğim çktı. Keşke bir İskoç takımıyla eşleşebilsek dedim durdum. Ayrıca her yeni takım çekildiğinde ahanda Galatasaray çıkacak diyen sevgilimle iddalaştık durduk. En son biz çıkarız hep olduğu gibi diye söyledim ve oldu da. Vinners meç x olayını anlatana kadar da canım çıktı :P Geçen sene averajla şampiyonluğu kaçırmışlar. Fizik olarak güçlüdürler tahminimce ama zorlanmayabiliriz. İlk maçın deplasmanda olması çok kötü oldu. 7 gün fazla bekleyeceğiz takımı görmek için...
Milliyet'ten aldığım inceleme:

Galatasaray'ın UEFA Avrupa Ligi 2. ön eleme turundaki rakibi Tobol geçtiğimiz sezon şampiyonluğu averajla kaçırarak ligi ikinci sırada bitirdi. Özellikle sahasında oynadığı maçlarda etkili bir performans sergiliyor. Tobol'un en önemli silahı Türkmenistan Milli Takımı'nda da forma giyen Vladimir Bayramov.

Geçtiğimiz sezon 14 takımlı Kazakistan liginde oynadığı 30 maçta 20 galibiyet, 7 beraberlik ve 3 yenilgi alan Tobol, 67 puanla ligi ikinci sırada bitirdi. Aktobe'nin takipçisi olan Tobol averajla şampiyonluğu kaybetti. Bu sezona da kötü bşalayan Tobol, ligde 12 maçta 5 galibiyet, 5 beraberlik ve 2 yenilgi aldı. Galatasaray'ın rakibi özellikle de kendi sahasında oynadığı maçlarda etkili bir performans sergiliyor.

Kazakistan temsilcisi Tobol'un Avrupa macerası da pek parlak değil. Sadece 2007 yılında UEFA İntertoto Kupası'na katılan Tobol'un Kazakistan Ligi'nde 2003, 2005, 2007 ve 2008 yıllarında ikincilik başarısı bulunuyor. Kazakistan Kupası'nı bir kez müzesine götüren Tobol'un, Kazakistan Ligi'nde şampiyonluğu bulunmuyor.

Kazakistan'ın kuzeyinde yer alan 224 bin nüfuslu Kostanay şehrinin takımı olan Tobol'un en büyük başarısı 2007'de yaşadıkları Kazakistan Kupası şampiyonluğu.

Maçlarını 8 bin kişilik Kostanay Stadı'nda oynayan ve sahasında oldukça başarılı bir performans gösteren Tobol, geçtiğimiz sezon UEFA Kupası birinci ön eleme turunda, Avusturya Wien takımını 1-0 yenmesine rağmen deplasmanda aldığı 2-0'lık mağlubiyetle kupadan elenmişti.

Avrupa'da sürpriz sonuçlar

Galatasaray'ın Avrupa Ligi'ndeki rakibi FC Tobol, Kazakistan Süper Ligi'nde hiç şampiyonluk yaşamamasına rağmen, Avrupa kupalarında aldığı sürpriz sonuçlarla dikkat çekiyor.

2003 yılında İnter Toto kupası finalinde Tolunay Kafkas'ın da forma giydiği Pasching takımına elenen Tobol, 2007'de İnter Toto'dan UEFA Kupası'na gitmeye hak kazanmıştı.

KADRODA 6 YABANCI
Tobol'un teknik direktörlüğünü Dmitriy Ogai yapıyor. Kadrosunda önemli bir oyuncusu bulunmayan Tobol'un 6 yabancı futbolcusu var.

İŞTE TOBOL'UN KADROSU:

1 GK Yaroslav Baginski
35 GK Aleksandr Petukhov
2 DF Artem Chelyadinsky
3 DF Stanimir Dimitrov
4 DF Aleksandr Shkot
5 DF Kairat Nurdauletov
14 DF Farkhadbek Irismetov
15 DF Oleg Lotov
18 DF Daniyar Mukanov
7 MF Azat Nurgaliev
8 MF Evgeni Romanov
9 MF Nurbol Zhumaskaliyev (KAPTAN)
10 MF Sergei Skorykh
13 MF Andrei Kharabara
17 MF Vladimir Yakovlev
22 MF Sabyrkhan Ibraev
25 MF Ruslan Baltiev
6 FW Vyachelslav Serdyukov
11 FW Azamat Aubakirov
19 FW Georgi Chilikov
23 FW Alexandru Golban
32 FW Wladimir Bayramow


22 Haziran 2009 Pazartesi

Ters Köşe Cimbom

Ama yani olmuyo böyle başkan :) Bayadır kayıp haberleri çıkıyordu ajanslarda. Bjk kulübü sözleşme yenilemek için haber alamıyor diyordu. Çıktı kokusu. Omzundan müzdarip olmayalım da tüm sene. Hayırlı olsun Gökhan Zan...

21 Haziran 2009 Pazar

F1.09 / British GP Finish / Gives You Wings

İsyanın gölgesinde Vettel! Çok sevdim bu başlığı görünce Sabah gazetesinde... Formula 1 Takımlar Birliği FOTA'nın F1 dışında yeni bir seri yapma kararını verdiği ve hazırlıkların başladığı şu günlerde Vettel'in 1.liğini harikulade anlatıyor.

Red Bull, kanatlandırırdı reklamlarda izledik bunca zaman, asıl kanatlandıran bu takıma bu ivmeyi kazandıran Adrian Newey oldu... Vettel gibi ... yerlerinden yetenek akan bir sürücünün payı çok çok büyük ancak Adrian Newey'in gelişiyle puan için savaşan Red Bull şampiyonluk için yarışıyor oldu. Bu adam F1 tarihinin gördüğü en iyi aerodinamikçilerden biri! Ortaya koyduğu her işin sonucu iyi oluyor. "Schumaher takımındaysa 1 arabandan puan çıkarman garantidir, Adrian takımındaysa 2 arabada garantidir" geyikleri dönerdi zamanında.
Red Bull bugün uçtu resmen. Sezon başından beri iyi performansları vardı ve bugün meyvesinin en güzel yerini ısırdılar. Duble yaptı Vettel, Webber ikilisi! Red Bull çok rahat bir yarış geçirdi. Brawn'ın startta batırmasının ardından kolay oldu kazanmak. Vettel "göründüğü kadar kolay değildi" demiş, doğrudur bilemeyiz durumunu.

Orta yaşı geçmiş hatta kariyerinin sonlarına gelmişlerin senesi oluyor bu sene. Button, Barrichello ile Webber. Son senelerinde sevinmeyi öğrendiler. Barrichello hala üvey evlat olarak görülüyor olsada uzun bir dönem sönük geçen yılların ardından tekrar dirildi. Bugün Button'ı geçti ya, ondan mutlusu yoktur. Button sezonun en rezil yarışını geçirdi kendi ülkesinde.

Büyük takımlar artık postu iyice serdiler. Alınan yeni bir seri oluşturma kararının ardından bugün varlık gösteremediler. Ferrari dışında. Massa ve Raikonnen 2. defa bir yarışta birlikte puan aldılar ama podyumdan uzaktılar yine. Bu gidişlede o podyuma hiç çıkamayacaklar. BMW, Renault ve McLaren'e söyleyecek söz bulamıyorum. 12.likten yukarısını göremeyen 3 büyük F1 takımı... Yeni bir seriymiş, görelim bakalım nasıl olacak yeni serileri...

Paulsen'e Fb Usulü...


Kendimi köy düğününde hissettim bugünkü haberi okuyunca. Damadın müstakbel başkanından geline beşi bi yerde!.. Fb yönetimi Paulsen'in düğününe takı seti göndermiş dün. Aklını çelme çabaları içindeler. Son dönemde Aziz bey 70-80'leri özlemiş olmalı ki ona göre işler yapıyor. Arabasıyla adam kaçırmalar felan. Paulsen içinde uçak kullanacakmış diyorlar! Hayır düğün haberini okuyunca, ikna olmayan Paulsen'in karısını da kaçırıp Tümer'le evlendircek Aziz bey diye bi düşünce sardı beni... Altın fiyatı ne ki bu arada?..

Tuncel Kurtiz'le İda Dağı'nda...


Bütünlemeler öncesi son günlerimi geçiriyorum. Biraz ölümü beklercesine bir cümle oldu ama öyle değil. Yada öyle bilmiyorum. 3 sınavımı da veremezsem neler yaşayacağımı bilmiyorum. Neyse ders çalışıyorum haliyle ara sıra.

Yine bu ders aşamalarından birindeyim, saat 02.40 felan. Sıkıldım tabi ben herzaman ki gibi. Okan Bayülgen'de eskisi gibi tat vermiyor, dolanayım dedim kanallar arasında. CNN'de Yol Üstü Lezzet Durakları diye bi program var, bileniniz vardır. Arada göz misafiri(!) olurdum bu programa ama NTV'de ki Tadı Damağımda programı kesinlikle favorimdir. Neyse konu bu da diil.

Mehmet Yaşin ve Lezzet Durakları Kaz Dağı eteklerine gitmiş bu programda. Neyse bi restaurantta yemek yedi, sonra 2. kısma geçildi programda. Hem Tuncel Kurtiz ve eşinin işlettiği mekanı tanıtacaklar hem de Kaz Dağı eteklerinde güzel bi yürüyüş yapacaklar.
Tuncel Kurtiz'i tanımayanalar için biraz bahsedelim. 36 doğumlu ama yaşını göstermeyen bir sanatçımız. Çok yetenekli bir kişilik ve öğrenmiş oldum ki çok hoş sohbet bir insan...

Daha ilk dakikadan hoşuma gidiyor sohbet ve gözlerimi kırpmadan sonuna geliyorum programın. Henüz 1.bölümüymüş Allah'tan, rahatlıyor içim. Tuncel Kurtiz'in edebiyatla ne kadar içiçe olduğu her cümlesinden anlaşılıyor ve Kaz Dağı efsanelerinden o kadar güzel bir bahsediş tarzı varki, mest oldum. Sarıkız efsanelerinden 2sini anlattı, bir gülümseme bir hayranlık belirdi yüzümde. otursa saatlerce anlatsa saatlerce sıkılmadan dinleyebilirdim yani.

İzlenmesi tavsiye olunur. Buraya tıklayarak izleyebilirsiniz.
Yanlış hatırlamıyorsam video'nun 8.dakikasından itibaren Tuncel Kurtiz sohbeti başlıyor...

18 Haziran 2009 Perşembe

Copa Meltem

Formula 1 hafta sonu TV programına bakmak için liveonsat'a bakayım dedim. Copa Libertadores'te çeyrek final maçları varmış bu gece. Ne göreyim, Meltem TV canlı yayınlıyor. Ne alaka be derken bir bakıyorum Aceto yazmış bile zamanında. Alaka kurmakta halen zorlanmaktayım. Meltem TV'de canlı yayınlanacak maçların tekrarını da Mesaj TV'den izleyebiliyormuşuz. Hayır Meltem TV, kaçta digitürk'te bilen varsa söylesin!

15 Haziran 2009 Pazartesi

Sevgiliyi Bekler Gibi...

Bu sene Sami Yen'deki yerimiz tapulu, her maç garanti oradayız. Biletix çilelerine 1 senelik ara verdik tekrardan. 3 senelik kombine hasretimiz son buldu dedik sevindik. Yönetimin yeni hoca şeklide "kombine aldınız o kadar, alın size Riijkaard" gibi oldu. Yanında da Neeskens gibi bir üstadla, promosyon gibi oldu bunlar. Heyecana kapıldık yine Galatasaray aşkıyla, ışık yine aydınlatmaya başladı Sami Yen tribünlerini.

Şimdiden başladık sabırsızlanmaya. Şimdiden heycanla bekliyoruz yeni hocamızın transferlerini. İyi bir takımla erken açacağımız bu sezondan alnımızın akıyla, 3 kupayla çıkmayı diliyorum.

Eski fotoğraflara baktım durdum, boş vakit bulunca. Deplasman anıları depreşti, içimiz kıpraştı. Sabahlara kadar muhabbetler, yeni ve hiç bitmeyecek dostluklar, buz gibi havalarda üşümemek, son sigaranı paylaşmak...
Sami Yen'de yerimiz garanti dedik ama bu sene deplasman sayılarını arttırmak gerek. Riijkaard kıyağına karşılık vermek lazım.

13 Haziran 2009 Cumartesi

11 Haziran 2009 Perşembe

Formula One _ 2010


Formula 1'de bütçe sınırlaması kuralının getirilecek olmasından sonra 2010 için ilk tasarımlar medyaya sızmış :D

foto:türkiyef1.com'dan

10 Haziran 2009 Çarşamba

F1.09 / Türkiye GP Ardından

Yoktuk buralarda bayadır. Formula 1 Türkiye Grand Prix ayağına yazamadık bloga. Güzel olduğu kadar yorucu bir haftayı atlattım ve yazmak için ancak fırsat bulabildim. Sıcak, nemli, ayak ağrıtan, kalça sızlatan, bilek burkturan, don ıslatan, can çekiştiren ve can çektiren bir yarış haftası oldu.

Bilindiği üzre, tüm gözetmenlerin aksine Cumartesi'den başladık İstanbul Park'la haşır neşir olmaya. Pek iç açıcı bir çalışma olmadı bizim için. İş verenle yaşanan bazı sorunlar yüzünden 2 gün gittim. Çarşamba'dan itibaren de gözetmenlik macerası başladı. İntervention chief(müdehale şefi) olarak görev aldım Formula 1'de. 9.viraj benden soruldu 4 gün boyunca.p

Çarşamba günü Serhan Acar'ın verdiği eğtimle giriştik olaya. Sonra bütün gün dinlenme, kaynaşma, alışma cart curtla geçti. Ertesi gün erken başladı. 2 gram kahvaltıyla piste doğru yol aldık. Uygulamalu eğitim yapmaktı amacımız. Piste gittik telsiz ve kulaklık için sıraya girdik. Şef olmayanlar ise görev bölgelerine gitmişti ki deli bir yağmur başladı. Kendimizi şanslıdan saydık. Yağmurlukla bölgemize gittiğimde yanımda görev alcak arkadaşların küfürleriyle karşılaştım. Donlarına kadar ıslanan bşr grup insan. Haklılardı. Perşembe yağmur yağacağı bilinmesine rağmen yağmurluk verilmemişti onlara. Yağmur durdu, kurutma çalılşmaları başladı. Yüzlerce kamera tarafından izleniyorduk ve Çarli Vayting milletin götüne kadar gördü herşeyi. T.şşaklar felan, pis herif. Bide kumanya olayı var ki aman aman. Kaşarla marul mu olurmuş canım! 2 sandviçle günü geçirmeye baktık.
Çarşamba akşamı Sami Yen'de futbol şöleni vardı ama biz gitmeyenler, yurtların halı sahasında yıldızlar karması, gözetmenler arasında bir maç yaptık. Tabi ki yıldızdık biz.
Cuma günü antremanlar başladı. Gözü kara GP2 pilotları antreman felan dinlemiyor arkadaş. Bldiğin yarıştılar. Formula 1'in zevksiz geçeceği antremanlardan belliydi. Yine 2 sandviç marul kaşar karışımlarıyla geçirdik günü. Bu sefer sıcakla boğuştuk. Yağmurlukla, yağmur altında yaşamak daha güzelmiş lan diye iç geçirdik. Tek bir ağaç, tek bir gölge olmayan bir park bu İstanbul Park!

Cumartesi'den itibaren sıcak iyice ağza sıçmaya başladı. Zaten kısıtlı olan sular, 2 saatte banyo yapma kıvamına geliyordu. Buna saçmasapan telsiz konuşmaları da eklenince iyice çekilmez oluyordu. Bi atraksiyon olsada, zaman geçse diye dua ettik durduk. Hayır bide oturmak yasak arkadaş, yaslanmak bile. Mayışırızda sonra arabalar yolun ortasında beklerken osura osura uyuruz diye korkuyordu, Çarli. Çektiğimiz tek bir Porche ile günü geçirdik, tek sevincimizdin 8 numbre.
Pazar günü akşam burktuğum bileğimin ağrısıyla başladı ama görev aşkı bambaşkaydı. Şef dediğini, bir bilek ağrısı yıldıramazdı. Vermidon çare oldu bileeme. Yanımızda ki 3 tribün ve açık alan dolmaya başladı. Sanırım en dolu tribünlerde 9.viraj civarında ki tribünlerdi. Ancak gün benim açımdan kötü başladı ve öyle devam etti. Tuvalet denen illet beni esir aldı. Şu leğene benzeyen portatif tuvaletlere gidip, milletin pisliğini görmek zorunda kaldım malesef. Ayrıca ambulans görevlilerinin mangal partisi de F1'de görebileceğimiz son aşamadır zannımca.

Tüm gün bir olay çıkar da bizede iş çıkar diye bekledik ama beklenen olmadı. Barichello'nun önümüzde attığı spin de kalbim pır pır etti, elim telsize gitti ancak spingo demekten başka bi halt edemedim. Ah Barichello ah. Vettel takımın strateji hatasına kurban gitti, birazda toyluğundan tabi. Button'ın hızını canlı canlı izleyince anlayabiliyor insan. Daha doğrusu Brawn GP bu sezon bi aksilik çıkmadıkça şampiyondur. Böyle bir hız yok. Ferrari ve McLaren'den bir halt olmaz bu vakitten sonra. BMW Sauber'i de bu 2sine ekleyelim. Bence iyide oluyor. Akılları başlarına gelir umarım. Sürekli tartışmaktan, arabaları geliştirmeye biraz daha vakit harcamaları gerekir.

2 Haziran 2009 Salı

Şampiyonluğun Sırrı


Reklamı görünce Rüştü'nün "Gol yemem ama Sörf tabi ki yerim" repliğiyle bizleri bi hayli güldürdüğü zamanlar geldi aklıma.
Nete girdim ve Fb o zaman şampiyon olmuşsa reklamda çikolata yiyen futbolcuya sahip takımlar şampiyonluğu kapıyor diye düşündüm ve bunu umut ettim. Eğer öyleyse bunu ilk ben farketmiş olacaktım. Adnan Polat'la irtibata girip Baros'a bir Snickers, bir Toblerone yedirme fikri şimdiden kazanılmış bir şampiyonluğun sevinciyle beni çılgına çevirecekti. Kombinemi de almıştım. Yaşasındı.
Ama ne yazık ki futbolcunun çikolata reklamına çıkması Bjk'ye şampiyonluk getiriyormuş. O sene de Bjk'nin 100.yılında şampiyon olduğu seneye tekabül ediyormuş. Bizde salak gibi yaşıyomuşuz. Demirören'in bu yönetim şekliyle, bu takım nasıl şampiyon oldu diye düşünmemişiz. Hemen Telegol'ü arıyorum ve yüzü mü mozaikleterek bu inanılmaz olayı anlatma teklifinde bulunuyorum. Telefon görüşmesinde de sesimin değiştirilmesini rica edicem.
not:bu post'u ciddiye almayın, klfsdjlfsjldfja

Futbolun Adaleti!



Marsilya - Bordeaux




Pachuca - Pumas


Bremen-Leverkusen

Konya


Futbolu neden seviyoruz ki!..