Cl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Cl etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

9 Aralık 2011 Cuma

Lyon, Zagreb, Platini


Dünya böyle bi üçgeni daha önce görmemişti sanırım. Ne üçgeni derseniz deyin buna ama hiç bu kadar şaşırmamıştım yaşananlara. Türkiye'de olur ama Şampiyonlar Ligi'nde olmaz diyordum. Gerçi hala kesinlik kazanmış bişey değil. Yinede bu kadar mı tesadüfi gelişebilir herşey arkadaş...

Dinamo Zagreb oyuncusu Vida, maçtan 1 gün önce bahis oynarken görüntülenir.
Ajax Lyon'a göre daha avantajlıdır. Hatta Lyon'a mucize lazımdır. Zira Ajax 3 puan ve +7 averaj fark koymuştur Lyon'a.
Maçlar oynandıktan sonra; Ajax R.Madrid'de 3-0 yenilirken iki tane yüzde yüzlük pozisyonları ofsaytla durduruluyor.
Dinamo Zagreb maçın başında 10 kişi kalıyor. Buna rağmen 1-0 öne geçiyor.
Lyon çok kısa süre içerisinde 7 gol bularak hem 3 puanlık farkı, hemde -7 averaj handikapını eritiyor.
Lyon'un attığı gollerden birinde (4.gol yanlışsam düzeltin) Dinamo Zagrepli oyuncu Vida (hani şu bahis oynayan) Lyonlu Gomis'e göz kırpıp gülümsüyor.

Bunların bu şekilde üst üste gelmesi beni bile işkillendirdi. Gerisini siz düşünün...

11 Ocak 2010 Pazartesi

Büyük Kaptan ve Stephane Chapuisat


Oturmuş nette dolaşırken, chapuisat ismine rastladım. Bu neymiş diye bakınırken, müthiş oyuna rağmen Sami Yen'de 1-0 kaybettiğimiz Dortmund maçında golü atan oyuncu olduğunu öğrendim. Golü ve Bülent Korkmaz'ın akıl almaz hatasını hatırlasam da adamın ismini tabiki de hatırlamıyorum. Daha Avrupa'da kazanmaya alışamadığımız seneler. Tugay'ın, Hakan'ın, Ergün'ün, Arif'in henüz olgunlaşmamış dönemleri. Mançester'i United'da ezmiş kadronun heyecanlı neferleri onlar ozamanlar. Unutmadan bi ara Ömer Üründül'le ilgili de yazalım, eheh.

Güntekin Onay'ın Şampiyonlar Ligi'nde körpe sesiyle maç anlattığı günler. Dortmund önceki sene kupayı kaldırmış, Sami Yen'de konuk ediyoruz Şampiyonlar Şampiyonu'nu. 5 Romenli kadromuzun olduğu seneye denk geliyor. Top havalanmış, Bülent'e doğru ağır ağır geliyor ama o zamanın Genç Bülent'i heyecan yapıp ıskalıyor topu. Chapuisat alıyor topu sola çekiyor, sağa çekiyor, oynatıyor defansı ve vuruyor. Kalede de tecrübesiz Volkan var. Taffarel'in alınmasının sebebi. Bırakıyor topu, giriyor o da.

Aslında bu futbolcu hakkında bi sürü kaynak var ancak yazının amacı o gol olduğundan yazmıyorum.
Stephane Chapuisat'ı araştırırken, karşıma Lars Ricken çıktı. Hani Almanların Genç Semih'i, patlama yapamayan yıldızı, CL finalinde oyuna girdikten hemen sonra topa ilk dokunuşunda muhteşem bir gol atan eleman. Onun hakkında ki blog yazısını okumanız için Borges'e buyur ediyorum sizi.
Ekleme: Chapuisat'ın Tacikistan'da ki pullara resmedilecek kadar ünlü ve sevilen biri olması ne kadar büyük bir futbolcu olduğunun göstergesidir sanırım. Aslen Macar'mış gibi bir hisiyata da kapıldığımı eklemek isterim şuan. Belki de Tacikistan asıllı, İsveçlidir kim bilir... O zaman bu pul yüzünden yaptığım tüm övgüler boşa gider mi? Gitmez. Kaynak - Borges abimizin yaptığı yorum:
"Bayern Münih ve Dortmund ile Sampiyonlar Ligini almis cok büyük teknik adam olan Hitzfeld der ki sevgili Arnawut: Tüm bu sürec icerisinde yaptigim en iyi transfer hamlesi Sapuzat'i dortmund'a getirmektir.. öyle verim almis, öyle de güzel bir oyuncuydu toplamda.. geldiginde neydi ve gittiginde nasil gitti ve bu fark da onu cok iyi anlatir."

11 Aralık 2009 Cuma

Lehmann'ın Çişi

Stuttgart'ın 40 yaşında ki kalecisi, Jens Lehmann. Bana göre Almanlar'ın efsane kalecilerindendir de kendisi.
Stuttgart, CL son maçında Romen ekibi Urcizeni ile karşılaştı. Mutlak galibiyet gerekiyordu ve 3-1 kazandılar. Asıl konu Lehmann'ın 80. dakikada ki rahatlığı. ADam kale arkasına geçip işemiş maç sırasında!:D Top rakip yarı alandayken geçmiş reklam panolarının arasına, işemiş sonra koştur koştur kalesine dönmüş. Alman basını baya ilgilenmiş konuyla ancak geyik amaçlı. Beckenbauer bile gülmüş, ne yapsın. Videosunu burdan izeyip kopabilirsiniz.

9 Aralık 2009 Çarşamba

Sana Yasak Demedik mi He(!)

Wolfsburglu Grafite. Dua ediyor orta çizgide. Gereksiz yere yasaklanmıştı bu dua olayı geçenlerde. Mesela Kaka artık "l belong to Jesus" yazılı "atlet" giyemiyor formasının altına. Kanoute secdeye yatınca gollerden sonra, olay oluyor. Grafite'de inandığı şekilde dua etmiş, kameralar da kaçırmamış. 3-1 yenildiler kendi sahalarında. Owen yıktı Wolfsburg'u. Eğer fotoğraf maç sonundan ise, CSKA ceza alsın da CL'den devam edelim diye dua ediyor olabilir Grafite:) Ama bidaha dua ederken görmesin Platini! Çok kızıyo!

26 Kasım 2009 Perşembe

Eh Be Rüştü!!

Abicim Beşiktaş'ı bu sene zora düştümü kalecileri kurtarıyor, başka bişey diyemiyorum. Türk takımlarının ManU'ya Old Trafford'ta illaki uzaktan gol atmasını da artık şansla alakalı bulmuyorum. Kader. Yazı. eheh.
Rüştü son iki topta yaptığı kurtarışları, Fatih Terim gazıyla yaptı bildiğin. Alışmış adam. Zora düştümü Terim gazını çekiyor. Helal olsun ama uzadı resmen uzadı. Biz nefesimizi değil, nefesimiz bizi tuttu adeta!
Şanssızlıklar yakasını bırakmadı ya 2.yarıda bildiğin üzüldüm. Yazık lan birinin burnu gider, yarılır. Biri kendi kendine ayağını burkar ki takımın en iyilerinden 2si bunlar. Tello'yu nedense bir Türk gibi görüyorum o bakımdan üzüldüm adamcağaza. Ayrıca canı acımasına rağmen devam etmek istemesi ayrı bir gurur kaynağı.
Batuhan denen gerzek çocuğa da kıl olduğumu belirtmeden geçemeyeceğim, kimse kusura bakmasın. Psikolojik yardıma ihtiyacı var bu elemanın. Spikerde kıvırmıyor mu çok hırslı başladı falan. Zaten Mustafa Hoca'nın onu sokmasına anlam veremedim. Doldur boşalta çevircekti, ilerde top kafasına çarpar şekli. Allah'tan zaman tükendi. Gerçi herşeye rağmen kalede bir Rüştü gerçeği vardı bişey olmazdı "her-hal".
Taraftarın da hakkını vermek lazım. Ekşibjk blogundan giden bir blogger vardı. Maç bitiminde özendiğimi hissettim. Keşke bi Galatasaray deplasmanına, Avrupa'ya gidebilsem. Mesela Milan maçımız olcak, fenaaa! Tabi ilerde olabilitesi yok değil. Baya ilerde olması can sıkıcı yanlız.
Neyse tebrikler gerçek Beşiktaşlı arkadaşlara. Bjk bizi bi sevindirik etti ne diim.
foto mükemmel bu arada...

29 Mayıs 2009 Cuma

3'te 3

Hazırlık maçı tadında geçen Şampiyonlar Ligi Finali hakkında birşeyler karalamak gelmedi içimden. Ancak bu fotoğrafı görünce aklıma ister istemez 1999-2000 sezonunu getirdi. UEFA'da, Ligde ve Türkiye Kupası'nda başarıya ulaştığımız tek sene. 3 kulvarda gelen şampiyonluklar.
Aradan geçen 9 sene. Biz şimdi Henry'nin 3 işaretini izlerken, hafta sonu UEFA'ya kalabilir miyiz sorularıyla meşgul ediyoruz zihnimizi...

23 Mayıs 2009 Cumartesi

16 Nisan 2009 Perşembe

Star TV'nin Maç ve Spiker Seçimleri


Bugüne kadar süregelen bi klişe vardır. Star TV kötü maçları seçer genellikle, istisnalar hariç tabi. Finalleri yayınlarlar mesela hani :P Şaka bi yana bugüne kadar müthiş maçlar varken, gidip en gereksiz maçları verdiklerine birçok kez şahit olduk. Ne kadar şans işide olsa bu, bariz hatalar yaptıklarını kabul etmek gerekir. Hele bide bu kanalın spikerleri var ki. Onlar ayrı birer tez konuları!

Ancak bu sefer işin altından kalkmasını bildiler. 2 süper maç izledik bu Şampiyonlar Ligi haftasında. Bir Chelsea-Liverpool, bir Porto-ManU maçlarını başka yerde bulamazsınız. Arsenal-Villareal maçı da izlenmeye değerdir muhtemelen ancak şahsen mücadeleye ve gayrete bakıyorum. Bayern- Barca maçından hiç bahsetmiyorum.

Dün gece ki Liverpool maçını anlatamayız zaten. Yaşanması, görülmesi, hissedilmesi gereken bir maçtı o. Bu hafta kendi ligimizde görmediğimiz futbola doyduk, İngilizler sayesinde. Gerrard'sız Liverpool'un neler yapabileceğini gördük. Benitez'in takım oyununu nasıl becerdiğini... Hiddink'in süper bir teknik direktör olduğuna bir kez daha şahit olduk dün gece. Star Tv'nin başka bir maç yayınlama lüksü yoktu zaten.

Bu gece ki Porto-Man. United maçı ise herkesin seveceği türden bir maç değildi. Daha maçın başında Cr7'nin astığı gol, oyunu kilitledi ilk yarı boyunca ama 2.yarıdan aldığım zevk bambaşkaydı. Porto'nun kazanma hırsı neydi öyle. ManU'lu topçular ne kadar oyunu yavaşlatıyorsa, adamlar 2 katı hızlı olmaya çalışıyorlardı. Ben bu hırsla kesin gol atarlar diye düşünmüştüm ama olmadı. Son dakikalarda kaçan bi gol vardı ki aman aman.
Şifreli yayında da Arsenal vardı tabi. Ancak rahat bir maç çıkarmış anlaşılan, 3-0 la geçmiş. Bundan sebep ki ben Porto maçını isterdim zaten her türlü... Aferim Star.

Spikerler hakkında denecek çok şey var ama RTÜK yardırır ondan sonra :P Emre Tilev, İlker Yasin ve türevlerine bizi mahkum ediyorlar ya deliriyorum. Eskiden bi Güntekin Onay vardı arkadaş. Ne bilim bi Okay KAracan, bi Murat Kosova var bu ülkede. Bu kadar mı zor, bu kadar önemli maçları anlatsınlar diye 3-5 kuruş fazla vererek en azından maçlar için anlaşmak. Sınıfta kaldın Star.

11 Mart 2009 Çarşamba

Ohannesburger


Liverpool 4 - 0 Real Madrid
Bayern 7 - 1 Sporting
PAO 1 - 2 Villareal
Juventus 2 -2 Chelsea

Dün gece maç olduğunu unutmuşum tamamen. Oturdum film izledim. Sonra net koptu, bende yattım direk. Az önce gördüm ve şaşkına döndüm. Ne maçlar olmuş abi böyle. Pool, Madrid'i; Bayern'de Sporting'i fena yemiş içerde. Bayern ayıp etmiş ama... Köy takımı Villa yine yukarılara oynuyo, Ev de 1-1 kal, rakip umutlansın; sonra git deplasmanda 2-1 çak. Ayıptır günahtır. Juve çok kasmış tutu geçmek için ama Drogba son sözü söylemiş. İsterdim Juventus'un turu geçmesini ama işte paranın gözü kör olsun...

25 Şubat 2009 Çarşamba

Liverpool's Spanish Fox

Sabri Ugan, Adriano'nun Milan'a elle attığı gole nasıl içerlemişse artık yeteneğim olsa kendisi için süper bi karikatür çizerdim. Ben düşündüğümü yazayım, isteyen çizip bana ulaştırsın. Olay şöyle gelişiyo:
Yolda elinde futbol topuyla geçen bir çocuğu gören Sabri kendi kendine mırıldanır:
"Allah belanı versin Rosetti! O golü nasıl verirsin, aklımdan atamıyorum. Çıldıriciiim!" :D

Maç boyunca her elle temas gerçekleşen pozisyonun ardından, "tekrar hatırlayın, Adriano'nun eliyle Milan'a golünü veren hakem Rosetti idi" diyerek beni delirtti kendileri. Sonra böyle abuk sabuk fikirler çıkıyor..

Birinci ve ikinci devrelerinin ilk 5er dakikalarını kaçırdığım güzel bir maç oynandı bu gece, Barnebau'da.. Dolu dolu gol pozisyonları göremesekte, mücadelenin üst düzey olduğu bir maçtı. Mücadeleyi arttıran ve keyiflerndiren olay, her iki takımında "aşırı derecede" fazla top kaybı yapmasıydı.

Benitez'in maça çıkarken ki tek amacı gol yememekti. Tilki gibi rakibini kandırmaca oynadı 90 dakika ve peyniri karganın ağzından kaptı.. Aslında böyle takımları görünce aklıma hep 2004'te Avrupa Şampiyon'u olan Yunanistan ve şampiyonluğu getiren golü atan Karisteas* gelir. Son dakikalara kadar savunma yap, bir korner kazan; ortala ve vur! Bugün böyle bir top oynadı Liverpool ve istediğini aldı..

Maç sonucunda yine kaybeden ben oldum aslında.. TV'de maç oldumu sürekli canım bişeyler çekiyor ve ben yine her zaman ki gibi tıkındım durdum :S

Bu arada skoru yazmamışım :D Yazmışken diğer maçları da ekleyelim..

Real Madrid 0-1 Liverpool
O.Lyon 1-1 Barcelona
Inter 0-0 Manchester United
Atletico Madrid 2-2 Porto
Arsenal 1-0 Roma
Chelsea 1-0 Juventus
Sporting Lizbon 0-5 Bayern Münih
Villareal 1-1 Panathinaikos

6 Kasım 2008 Perşembe

ChampionsLeague # Wednesday Night


Çarşamba gecesi şenlik devam etti Şampiyonlar Ligi'nde. Salı'ya göre daha sessiz bir geceydi. Büyük sürprizler de yaşanmadı 2 maç hariç.

Juventus mükemmel bir iş başardı Santiago Bernabeu'da. Del Piero'mu deseydik yoksa?! Kendileri 2 mükemmel golle avladı Casillas'ı. Bu yaşa geldi ama hala çat çat atıyor, helal olsun. Madrid halkı 2. şoku yaşadı üst üste 2 gecede. Kimse Real Madrid'in evinde 2-0 kaybedeceğini beklemiyordu elbette ama Del Piero faktörü çıktı meydanee.. // Villareal deplasmanda Danimarka takımı Aalborg'a konuk oldu. İlk maçı 6-3 almışlardı. Yine gollü bir maç oldu ama skor 2-2 idi. İlk maç 3 yediler ama galip gelmesini bildiler. Bu maçta da benzer bişiler olmasını bekliyordum ama Aalborg ev sahibi kimliğini koymuş ortaya.
Bayern Fiorentina deplasmanından 1 puan çıkarabildi. Borowski getirdi beraberliği. Beklediğim bir sonuçtu. Hatta Mor Menekşeler alabilir diyordum da o kadar uzun boylu değilmiş .p ManU İskoçya'dan 1 puanla döndü Manchester'a. Kaptan Giggs'e borçlular o bir puanıda!. // Lyon evinde rahat kazanmış görünüyor skora bakılınca. Juninho yine sahnede.. // Porto Ukrayna deplasmanında 1-0'dan maç çevirmiş. 90+2'de gelmiş galibiyet golü! Ne yıkıcı bir durum Kiev için.. // Zenit'te deplasmanda galip gelenlerden, BATE dayanamamış Rus ekibine. Fatih Tekke oynamamış.
Gelelim bizim için gecenin maçına! Fenerbahçe Londra'da Emirates'te bir puanı kurtardı dün gece! Volkan ve son zamanlarda Volkan'la birlikte hiç beğenilmeyen defansı sayesinde.. İlk yarıda birkaç pozisyonun dışında dün gece zevksizlik abidesi bir maç oynandı. Van Persie'nin direkten dönen topu maçın en önemli pozisyonuydu.. Roberto Carlos artık son bikaç maçıma çıkıyorum sinyalleri verdi. Deli oldum dün gece sayesinde. Bu kadar kötü oynamamalı böyle büyük bir futbolcu! Sakatlık geçirdi felan hikaye, gerçi 36 yaşında bi topçu için her sakatlık çok ciddi olabiliyor ve ondan sonraki performansını etkiliyor ama Carlos'tan benim beklentim -Avrupa'da- büyük. Sonuçta Fener bizim takımımız ve Carlos'un yaptığı hatalarla adam gibi bi Arsenal en az 2 gol bulurdu. Maldonado beklentilerin üstüne çıktı. Tabi ki bunda tüm takımın defans için oynamasının da etkisi var. Hücum anlamında hiçbir şey yapmayan bir Fenerbahçe'de Maldonado göze iyi geliyor elbette. Uğur Boral ve Gökhan Gönül'ü de tebrik ediyorum, son dakikaları sekerek oynadılar ama alınlarının akıyla çıkmayı başardılar Emirates'ten. Neyse sonuç olarak diyeceğim şu ki; biz bu Fenerbahçe'yi Saraçoğlu'nda yeneriz :D

5 Kasım 2008 Çarşamba

ChampionsLeague # Tuesday Night



Dün gece sürpriz 3,5 tan 4 sonuç dışında gereğinden fazla normal bir Şampiyonlar Ligi gecesiydi!
Önce sürprizler: Anorthosis evinde Mourinho'lu İnter'e 3 gol atarak galibiyeti 80.dakika da yediği golle kaçırarak büyük bir sürpriz yaptı. Aslında bu sene 2 takımın sürprizlerine alışığız. Biri de Anorthosis.. // Basel deplasmanda, 3 haftadır 5'ten aşağı atmayan, Barcelona'dan Eren Derdiyok'un golüyle 1 puanı kaptı. Gecenin en büyük şoku buydu. Messi yine yapacağını yapmış ama olmamış. İniesta'da sakatlanmış, 1.5 ay yok denmiş. Barça için hayal kırıklığıyla dolu bir gece olmuş.. // Diğer beklemediğimiz sonuç ise Chelsea'nin ROma Olimpiyat Stadı'nda aldığı 3-1 lik yenilgi. Vucinic süper oynamış Giuly'yle birlikte ve galibiyeti getirmişler Roma'ya. Helal olsun demek düşüyor da hafta sonu Sunderland'e 5 çakan Chelsea'ye noldu Roma'da pek anlam veremedim. Rehavet denebilir sanırım. // 3.5 un 0.5'ine geldik şimdi. Panathinaikos dün gece süpriz denebilecek bir skor aldı Werder deplasmanından. Werder'e deplasmanda 3 tane atmak ve maç başına ortalama 88(!) gol atılan Bundesliga takımından gol yemememek.. İyi iş başardılar, Werder'in son sıraya demir atmasına neden olarak. Karagounis de golde iyi asılmış he!.

Liverpool - A. Madrid maçıysa muhtemelen gecenin en sıkıcı 2 maçından biriydi Sporting L - Shaktar D. maçıyla birlikte. Gerçi Sporting maçını izleme fırsatımız olmadı ma öyle tahmin ediyorum. Lucescu var Shaktar'da çünkü.. Liverpool haksız bir 90+3 penaltısıyla puanı kaptı sahasında, hemde hiçbir şey oynamadığı maçta. Üzüldüm Madrid'e, hakem kurbanı oldular ve bugün İspanya'da hakem hakkında km bilir neler söylenip, yazılıp, çiziliyor!.. // Sürprizlerin takımı Cluj kendi evinde Cavenaghi'li, Courcuff'lu, Bellion'lu, Chamakh'lı gençler karması Bordeaux'ya boyun eğdi. Güzelde oldu, Bordeaux kurduğu takımla hakediyo bunları.. // Eric Gerets ve Marsilya'da yoluna devam ediyor. Hollanda'da 2-1 kaybettikleri maçın rövanşını 3-0'la aldılar. Sanırım UEFA'an devam edecekler ama belli olmaz PSV'nin ne yapacağı.

Bu gece ki program ve toplu sonuçlar için burdan buyrun..

30 Eylül 2008 Salı

Kader Maçı! Mı?


Fenerbahçe bu gece her yönden çok önemli bir Şampiyonlar Ligi mücadelsine çıkıyor Saraçoğlu'nda. Rakip Dinamo Kiev!

Ligde 5 maçta 9 puan kaybetmek Aragones için, elindeki kadroyla zoru başarmak oldu. Ama Fenerbahçe son 1-2 yıldır Avrupa maçlarında, özellikle evinde, farklı bir konsantre ve ruhla oynuyor. Eğer bu gece bu ruhu yansıtırlarsa galbiyet gelebilir.

Sarı-Lacivertliler Porto maçında daha doğrusu Porto maçının 2.yarısında, ligin aksine çok iyi top oynadı ve skoru da çevirebilirlerdi ancak fırsatları tepmemek lazım böyle zamanlarda.

Olan oldu. Bu gece 21.45'te son derece zor bir maç oynayacaklar. Söylentiler (özellikle Sabah gazetesinin haberine göre) bu maçta alınacak bir mağlubiyet Aragones'in sonu demekMİŞ! Ben her ne kadar inanmasamda Aziz'in sağı solu belli olmaz diyerek susuyorum.

Fenerbahçe ezeli rakip olsa da bu gece en azından ülke puanları adına bir galibiyet istiyorum.
Maç kadrosu da belli olmuş FB'nin:
Volkan Demirel, Gökhan, Edu, Lugano, Roberto Carlos, Selçuk, Maldonado, Kazım, Emre, Alex ve Guiza..
Volkaniye'ye dönüş yapmış Dede. Defansta da son zamanların en sağlam gününü geçirecekler zira Edu iyileşmiş..

Bizde bu maçın heyecanına, bir After Ramadan Party'le ortak olacaz arkadaşlarla..