6 ayda bir gidilen doktor kontrolü gibi. İzlesen bir türlü, izlemesen bir türlü. Acayip garip oluyorum bu filmi her izleyişimde. İzlemeye başlıyorum birazdan. İzledikten sonra nutkum tutulacağı için baştan yazdım.
6 ayda bir gidilen doktor kontrolü gibi. İzlesen bir türlü, izlemesen bir türlü. Acayip garip oluyorum bu filmi her izleyişimde. İzlemeye başlıyorum birazdan. İzledikten sonra nutkum tutulacağı için baştan yazdım.
Sinirlerim fena halde bozuldu. eğlenirken hüzünlendiren dahası sinir bozan bir film. Hastalıkta sağlıkta temasının işlendiği, herşeye rağmen sen diyen bir adamın Zoloft ve Viagra'yı Dünya gündemine oturturken yaşadığı aşkı konu alıyor. Sevmeyi öğrenen 2 insanın hikayesi... İzlenesi bir film...
Ne yazacağımı bilmiyorum. Sadece başkaları, izlemeyenler, bilmeyenler görsün bu filmi izlesin diye düşüyorum bu yazıyı. Uzun zamandır böyle duygulanmamıştım, bir filmi izlerken. Sırfı şu yukarıdaki şahane ufaklık için bile gideri olan bir film. Sanki biraz da bugün babalar gününü geçirmiş olduğumuz için böyle bir etki bıraktı üzerimde ama .. ya neyse ne izleyin işte:))
O kadar imdb odaklı film seçiyorum ki artık, bazen hoşuma gidecek filmleri bile kaçırabiliyorum. Geçen gün indirdim şu filmi, imdb'ye inat. Şöyle sakin bir film arıyordum, yüzümü güldürebilecek, rahatlatacak, beklentimin az olduğu... İyi de oldu. Sevdim bu filmi, tavsiye ederim...
Züğürt Ağa gecenin sabahına güreşe çıkacaktır, aklı çiftlikte çalışan Kiraz adında ki körpe kızdadır.. Karısı yatakta rahat durmaz ve şu replikler ortaya çıkar:
Z.A: rehat dur
K: durmeyecem işte
Z.A: tiaa rehat dur, yarın güreşim vardir
K: Önce benimnen güreş
Z.A: ınh, olmaz, tekatten düşerim
K: güreş benimle, kır kemiklerimi, çık üstüme! haydi bre pehlivan çık üstüme sırtımı yere getir.
Her izlediğimde kopuyorum bu sahneye:D
Geçen Graz maçı öncesi bir arkadaşla muhabbet ederken, konu futbol filmlerine geldi. Ben hemen atladım "Green Street'İ izledin mi olm?" Hayır bu filmi izlemeyen ve aynı zamanda tribünden çıkmayan insan yoktur ki zaten. İşte futbol filmi izledim ya hani, heyecan yaptım. Arkadaşım bana 2 film söyledi, henüz isimlerini bilmiyorum arkadaş. "Birde Silvıstır Stalone'nin bi filmi vardı ya süperdi" diye kem küm edip konuyu değişitirdim bir anda. Onu da tam izlemiş sayılmam hani.
En büyük 2 hobisi futbol ve sinema olan "kendmin", daha önce sadece 1 tane futbol filmi izlemiş olması aptalca. Bunu anneme veya babama anlatsam, "izleme ne olacak. İzleyince para mı kazandıracaklar sana" derler. Ancak büyük bir eksiklik bana göre. Şu ana dek izlediğim futbol filmleri 3 oldu. 8 tanesi de yolda. Okul ve arkadaşlardan arta kalan zamanları futbol filmlerine adadım. Pek yazamamamın sebebi de budur.
Tamam tamam itiraf ediyorum son günlerde Counter Strike denen oyuna da fena sarmış durumdayım. Çoluk çocuktan oynayamadığıma dair giderler yesemde bırakmıyo peşimi lanet oyun(!)
Bi şapka bu kadar mı gölgeler bi filmi. Bi şapka bu kadar mı bozar güzelliği. Bi şapkanın modası 7 sene geçmez mi arkadaş?
Dün gece izledim bu filmi, Changeling( Sahtekar). Angelina Jolie başrolde olunca, insan haliyle helecan yapıyor. Müthiş bir film ve film boyunca karşımda olan Angelina hayaliyle izledim. Ancak film boyunca giydiği şapka, filme gölge düşürmüş. 7 yıl boyunca (1928-1935) değişmeyen ve o güzelim kafadan düşmeyen şapka filme konsantre olamama sebebim.
Angelina Jolie, böyle süper bir oyuncu değilmiş bunu anladım. Ağlamayı, hüznü, delirmeyi vs. iyi beceremediğini farkettim. Tabi eğer bu saydıklarımı, oyuncu illa ki yapacak diye bişey söz konusu değilse özrümü kabul etsin Angelina. Şahsen filmdeki performansını yeterli bulamadım. Mesela bi Charlize Theron performansı görmek isterdim ama ne yazık ki rol yakışmamış. Şapkanın etkisiyle böyle konuşmuyorum, beğenmedim.
Gerçek bir olaydan alıntı olmasına rağmen, filme uyarlanırken çok başarılı olamamışlar. Filmin yarısına kadar hatta bi %75i geçene kadar sıkıldım sayılır. Uyuz bir polisin, masum bi kadını deli yerine koymasından başka bi halt yoktu bu bölümde. LA polisinin beceriksizliğini bile iyi gözönüne koyamamışlar.
Pek sevemediğim ancak eski tarihli filmlere karşı sempatim sayesinde geçer not alan bir filmdi Changeling. 5/2
Bugün Tv'de Kemal Sunal filmi vardı, yemek sırasında zaplarken rastladım. Annem "uf değiştir" yapınca, kanalı değiştirip bi yandan "bidaha Kemal Sunal filmine uflarsan küllahları değişiriz" dedim. Bildiğin gider yaptım anneye. Çok seviyorum birçoğumuz gibi ve vazgeçemiyorum filmlerinden.
Evdekiler bırakmayınca, açtım youtube'tan bi ton vidyosunu seyrettim ve defalarca izleyip, defalarca güldüğüm sahnelere yine kıkır kıkır güldüm. Çok özledik be Şaban, çok özledik be Kapıcılar Kralı, çok özledik be Sakar Şakir,...
Ne kaş, göz yapıyosun olum. Görende Maamut Hoca arkanda sanır.
Aaa Mahmut Hoca.
:D
Artık hayatıma bir yön vermem gerektiğini hatırlatan film, Definitely, Maybe. Son günlerde hayatı çok boşladığımı ve kendime çeki düzen verme hissiyatını derinden işledi beynime.. Garfield şekli takılıyorum son zamanlarda; ye, iç ve yat! Herkesin böyle zamanları olmuş olabilir ancak "herkesin böyle zamanları olmuştur yav, nolcak ki" demekle de olmayacağını anladım.
Filmin afişinde ve açıklamasında sadece romantik komedi olduğu yazıyordu ancak ruh halimle uyuşan başka bir film olamazdı heralde.. Aynı deliler gibi aşıkken, sevgilinle romantizmden ölen bir film izlemek gibi düşünün. O kadar da değil demeyin, o kadar..
Filmi izlerken yoruluyorsunuz aslında.. Bir babanın, ki bu baba Will, kızına, ki bu kızda Maya, annesiyle tanışmasını ve kızının dünyaya gelme hikayesini anlatışını konu almış Kesinlikle, Belki. Bilmiyorum ruh halimden mi kaynaklanıyor ama bir numara film olmuş. Olayları da çok ilginç bir şekilde bağlamış senarist.
Bana gelirsek, çok paspalım son zamanlarda. Son 2-3 haftadır, Galatasarayımın maçları haricinde evden çıktığım çok az. Ya Ali'yle, ya Veli'yle, ya Ahmet'le. Ahmet diyorum dikkat edin, Ayşe değil!.. Artık bu hayata bi Ayşe sokmanın vakti gelmiştir. Bir film bir insanı bu kadar mı etkiler? Malesef evet.. Ne malesefi lan. Etkiler abicim! Hadi olm Eros ayaklan!..
Death Race - The funniest videos clips are here
Geçen gece babamların bizi satması ve kuzenimin zorlaması üzerine sinemaya gittik. İstemiyordum sinemaya gitmeyi o gece. Bilet kesen uyuşuk lavuk yüzünden olan 2 damla isteğimde kaçmıştı.
Neyse öyle böyle girdik. 20 dakika reklam mı olur be kardeşim el insaf!!! O eziyeti de çektikten sonra şölen başladı...Gerçi, Jason Statham'ın oynadığı filmlerin hepsi ayrı ayrı şölen benim için.. Hele bide buna Natalie Martinez ve Tyrese Gibson'ın performanslarını kattın mı, al sana 1,5 iskender tadında bi film!
Jason'ın karısının öldürülmesi ve suçun kendisine kalmasıyla başlıyor hikaye. Cezasını çekmesi içinÖlüm Adası'na gönderiliyor ve film akıp gidiyor. Pek sevmem zaten anlatmayı bu kadarı yeter..
Filmde ki sertlikler deli-manyak derler ya, aynen öyle olmuş! Hiç bi sahneyi yumuşatmaya kasmamışlar. Kesilmiş sahnesi var mıdır bilmiyoruz tabi..
Kuzenim dialogların gereğinden fazla ve sıkıcı olduğunu söylesede ben ona katılmadım. Bence yarış ve kavga sahnelerini ayrı tutarsak herşey tadındaydı.. Hatta niye ayrı tutuyoruz adı üstünde ölüm yarışı arkadaşım. Herşeye müsade yok mu?..
Bence kesinlikle gidilip görülmeli.. İmdb'de 11bin küsür kişiden 6.8 almış. Ben daha çok verirdim söyleyeyim..
Natalie yeter :P :P
Musallat; bugüne kadar izlediğim en iyi Türk-korku filmi diyebilirim rahatlıkla. 2-3 hafta önce izledim bu filmi, arkadaşla birlikte. Gece odadan dışarı çıkmaya koktu bizimki, o derece etkilendik filmden. Sabah namazını kılıp yattık, anlayın halimizi D: Aslında filmi 1-2 gün önce izlemiştim ben. Bi nebze daha rahattım. Sessiz bi anda "böö" diye böğürmeler, camı açıp sigara içmeler felan böyle. Bizimki tırs tırs. Nese işte güzel filmdi. Bi defada anlaması güç biraz, 2.kez izlemek yararlı olur..