13 Mayıs 2010 Perşembe

Apache's Mentalita

Apaçilik... Bu günlerde tanımlanan en değişik değer Türkiye'de. Bir apaçilik aldı yürüyor, mal gibi giyinen herkes, görünüş itibariyle apaçi damgası yiyor. Güzel Türkiye'm ve insanları, bu yanlıştan dönün !
Apaçilik mor gömlek giyip 4 düğme açmak değildir. Apaçilik saçları dikmek değildir. Apaçilik şarkı seçimiyle olmaz. Apaçilik özentilikle olmaz. Apaçilik bir yaşam biçimidir.

Peki apaçilik nedir? Nasıl yaşanır? Özenilecek bir şey midir? Neleri getirir, neleri götürür? Bu yazımızda cevap vermeye çalışacağız.

Apaçilik öz itibariyle farklı olmaktır. Nasıl diyenleri duyar gibiyim. Bir ortamda farklı olduğunuzu nasıl hissedersiniz, insanlara nasıl hissettirirsiniz? Öyle apaçi olmalısınız ki, insanlar apaçi derken küçümseyerek değil, farklı olduğunuzu bilerek yaklaşmalı.

Apaçilikte baş faktör tüm gücünüzü kullanmanızdır, bu genellikle insanlığın yararına olacağı gibi, maksadını aşan durumlarda kişisel tatmine girdiği de görülmüştür.

Her kavgaya koşmalı, duyduğunuz her bağrışmaya salça olmalısınız! Biri birisine mi vuruyor, hiç tanımıyorsunuz iki tarafı da... İlk gördüğünüze vuracaksınız. Kime vurduğunuz belli olmayacak !
Apaçiliğin çıkış noktalarından biri tribündür. Kesinlikle tribün kovalayacaksınız. Ama bir renge gönül vermeniz, onu benimsemeniz, kendinizden çok onu düşünmeniz, onun için herşeyinizi acımadan sarfetmelisiniz !

Apaçilikte giyim tarzı diye birşey yoktur. Her normal insan gibi ortamına göre giyineceksiniz. Tribüne giderken tribün ile ilgili kıyafetler veya eşofman takımı giyilebilir. Eğlenmeye giderken gittiğiniz mekana göre casual veya ultra şık giyinebilirsiniz.

Eğlencelerde herkes cool takılıp kız mı avlamaya çalışıyor, onları hareketlerinizle küçümseyeceksiniz ! Kız ne lan? İnsan dediğin şey sadece o iş için mi var. Adam kıza kur mu yapıyor, çılgın dans edeceksiniz, hoplayacaksınız-zıplayacak

sınız, gerekirse 70 erkek tren yapacaksınız. Kızlara size mi kaldık lan şeklini vereceksiniz. Eğer o cool mallar olmasa kızlar triplere girip havalanmazlar zaten. Onlar da bunun farkında. Siz bunu bildiğinizi onları takmayarak içinizden geldiği gibi, kafanıza göre eğlenerek göstereceksiniz. Mesela sağlam şarkı mı çıkıyor, hooop patlat bi nara:

"ALLLAAAAAAAAAAAAAH YÜRÜ BEE"

İçinizden geldiği gibi yaşayacaksınız. Kendinize tabii ki sınırlar koyacaksınız ama sırf dışarıya karşı ayıp olmasın diye engellediğiniz hareketiniz olmayacak. Mesela arabada gidiyorsunuz dertler üstüste geldi, içiniz mengenelerle sıkılıyor sanki... Hemen aç camı, dışarı doğru bağır:

"DARALDIMMMMMMMM ULAAAAAAAAAAAAN"

Size sağlayacağı rahatlama inanın insanların kötü bakışlarına değecek.

Peki ya müzik tarzı? Arka sıralardan ne dinlememiz gerekiyor diyenler var. Hemen cevaplayalım, istediğiniz herşey. Gerçek bir apaçi, hoşuna giden her müziği dinlemeli, bir türe saplanıp kalmamalı. Tamam her insanın haz etmediği müzik türü olur, bu bir olur iki olur. Ama geriye onlarca müzik türü kalır. Bir apaçi gerektiği zaman Rammstein'den "Fruhling in Paris" dinler, gerektiği zaman Bengü'den "Kocaman Öpüyorum" dinler, Sagopa Kajmer'den "Kalbim Krizin Bekçisi Olmuş" dinler, Metin Işık'tan "Lay lay lom" dinler. Apaçi eğleneceği her müziği dış etkenlerin etkisi altında kalmadan içinden geldiği gibi dinler.

Apaçilik saygıdır, apaçilik sevgidir. Apaçilik içinden geldiği gibi yaşarken, yaşadığı topluma saygı duymak, kimsecikleri kırmadan kendini ispat etmektir. Aynı apaçiliğin ismini aldığı kızılderililerin Avrupa'dan taşımayla getirilmiş insanlarına inat edercesine örf ve adetlerini koruduğu gibi, insanın taa içindeki o duyguları, diğerlerini incitmeden yaşamaktır.

APAÇİLİK HAYATTIR!

ASZ - beykentli aslan

Hiç yorum yok: