12 Nisan 2010 Pazartesi

Protesto Etmeyin Rahatsız Oluyoruz!


Nası girsem bilemedim yazıya aslında. Evet söylemek istediğim biçok şey var ancak son zamanlarda yaşadığım "düşünceyi yazıya dökme" konusundaki sıkıntım devam ediyor. Biraz zorlarsak neler çıkacak, hep beraber görelim...

Pazarın öncesinden yaptığımız ve yapılan toplantılarda bu maçta neler olacağını gayet açık bir şekilde biliyordum. Çok değerli birkaç Abimizin bize anlattığı gibi; takımı protesto edecektik. Maç öncesi kimseyi tribüne çağırmayacağız, ilk 5 dakika sessiz kalıp sinema seyircisi gibi takılacağız, yeni besteyi söyleyeceğiz, takımı ateşleyecek değil de sevgimizi ifade eden tezahüratlarla maçı geçireceğiz. Nitekim de öyle oldu. Gayet saygı çerçevesi içerisinde protestomuzu ifşa ettiğimizi düşünüyorum ve hiç bu kadar haklı olduğumuzu savunmamıştım...

Tabi ülkemizde ve hatta dünya genelinde olduğu üzere, bu protestoyuda protesto ettik. Kapalı, açık, numaralı tribün diye ayırmak istemiyorum çünkü bugün severek okuduğum ve numaralı da olmayan biçok kişinin de tepki gösterdiğini gördüm. Açıkçası çokta şaşırdım. Bu ayrımın sebebi, genel olarak yanlış anlaşılmadır. Şöyle ki:

Ben(biz) Arda'yı seviyoruz, hem de kardeşimiz gibi. Onun içindeki Galatasaray sevgisinide biliyoruz ancak son zamanlarda ki formuda apaçık ortada ve performansının kötü olduğu şu günlerde yapmaması gereken hareketler yaptı. Söylenen tezahüratta Arda'nın sinema olayının geçmesi, sadece Arda'ya koyulan bir tepki olduğunu göstermez.

İnsanların anlayamadığı olay da bu. Sınıfta yaramazlık yapan öğrencilere, sizin yanlışınızı söyleyerek azar çeken hocanız olmadı mı? Ya da ne bileyim, arkadaşlarınızla iyi bişey yaptığınızda sizi örnek göstererek grubunuzu göklere çıkaran bir kimse? Şimdi diyeceksiniz ki siz kimsiniz de oyunculara bi hoca, bi öğretmen gibi tepki veriyorsunuz...

Biz, o takım uğruna; yağmur, çamur, mevzu, gaz, jop, uzak, yakın, salon, havuz, doğu, batı, zor, kolay demeden ve tek bir karşılık beklemeden kovalayanlarız... Cevap basitmiş değil mi? Tek beklentimiz başarı mı? Değil arkadaş!!! Biz iyi günde de varız, kötü günde de... Bizim beklentimiz mücadele... Bizim sahip olduğumuzun yüzlerce katına sahip futbolcu, bizim kadar inanmıyorsa benim verdiğim tepkiye kimse karşı çıkamaz, kimsenin hakkı yok...

Tribünde futbolcu ıslıklamaya son derece karşı biriyim, kendi futbolcuma da asla küfretmem ve etrafta edene tepkimi koyarım, arkadaşlarım bilir ancak bugün Jo'ya yapılan, sonrasında basından ve bi kısım taraftardan tepki gören ıslık olayında da tribünün hakkı olduğunu düşünüyorum. Islıklamadım, yuhalamadım, sustum dinledim ama bu haklı tepkiye, tepki gösterenleri de şaşkınlıkla izliyorum... Yahu adam Galatasaray oyuncusu gibi davranmıyor ki ıslıklanmasın... Galatasaray taraftarı, oyuncusunu ıslıklamaz... Evet! Oyuncu Galatasaraylılığa yakışır şekilde hareket etti mi..?

Bu konu aslında çok uzar. Verdiğimiz tepkiye, sırtını dönen ve takımıda peşinde sürükleyen Arda'yı savunan bir taraftar kitlesi oldukça, tartışma uzar gider... Çok sevdiğim Arda'ya ben o hareketi hiç yakıştıramadım. Neyse önemli olan Galatasaray menfaatleridir. Aşkımız renkleredir...

Şampiyonluk kimin umrunda...

7 yorum:

Adsız dedi ki...

(...)

Bu arada dikkat ettiniz mi bilmem. Milan attığı golden sonra tribüne geliyordu, tabir-i caizse özür dilemeye, taraftarlarla barışmaya. Fakat takımda birisi buna engel oldu ve Milan'ı tribüne değil kulübeye yönlendirdi. Bu isim kimdi peki biliyormusunuz? ARDA TURAN.

Şaşırdınız mı? Biz o hareketi gördükten ve maç sonu açıklamalarını duyduktan sonra hiç şaşırmadık.. Sizde şaşırmayın.

http://fossacimbom.blogspot.com/2010/04/protesto-ve-arda-turan.html

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Maçın başındaki protesto uygun ve yeterliydi. Bunun dışındaki, seyircinin megalomanyaklığından başka bir şey değil. Kendi sahanda, kendi takımını protesto edip ıslıklaman hatalı va yanlış. Taraftar bana göre haddini aştı. Tabelaya göre taraftar olunmaz. Gerçek Galatasaraylılar yapılanlardan utandı.

mischa dedi ki...

Arnawut, protesto sonuna kadar yapılır, en hakikisinden, en taşşaklısından. Gerekirse tesis de basılır ama Arda gibi bu oyuncuya böyle birşey yapılamaz.
Yani,
"Söylenen tezahüratta Arda'nın sinema olayının geçmesi, sadece Arda'ya koyulan bir tepki olduğunu göstermez."
demişsin ama bence böyle bir tezahüratın içinde Arda'yı işaret edecek en ufak birşey olmamamlıydı.Ben bize yakışanın bu olduğunu düşünüyorum. Bence yakışmayanı yaptık. Çok fazla fikir var. Hangisi doğru onu hiç bilemeyeceğiz.

arnawut dedi ki...

G.Saray taraftarı, G.Saray'ın ruhudur. Protesto için taraftara teşekkür ediyorum. Herkesi uyandırdılar.
Adnan Polat - G.Saray Spor Kulübü Başkanı

Taraftar protestosunda haklıydı. Bu çok doğal. Umarım bu bize ders olur.
Frank Rijkaard - G.Saray Futbol Takımı Teknik Direktörü

G.Saray taraftarı gösterdiği tepkide haklı.
Sabri Sarıoğlu - G.Saray Futbol Takımı futbolcusu

Demekki doğruyu yanlışı ayırt edeblenler varmış...

@mischa
abim, neden Arda'ya laf etmeyecekmişiz bende bunu anlayamıyorum. pazar gecesini unutalım, orda Arda hedef alınarak yapılan bişey yok.
Da neden Arda'ya laf kondurtmuyoruz? Çünkü çok seviyoruz, Metin Oktay'ın izinde diyoruz, Büyük kaptan yapıyoruz onu... Peki Arda'nın hareketleri ona yakışıyor mu?? Hayır...


Protesto bu kadardı.. Biz hayatımızı bi kenara bırakıp Manisa'ya akıyoruz şimdi, DESTEĞE...

Gala's dedi ki...

Son 3 haftada kaybedilen 8 puanda Arda'nın hiç bir suçu yoktu. Ayrıca Metin Oktay pankartını ters asmak yakışmadı. Bugüne kadar her alanda savunduğum ultrAslan'dan bu olay sebebiyle soğudum. İçindeki binlerce iyi niyetli insana yazık oldu.

Bir kafiye uğruna kendine yazık etin ultrAslan.

arnawut dedi ki...

neye, nasıl inanıyorsanız öyle yapın tabi. ben kendi fikirlerimi belirttim...
ben gerçek Galatasaraylı değilim amk...:)

Adsız dedi ki...

"Ne yapacaksak yapalım, Galatasaray'a yakışır şekilde yapalım. Ayrılmayalım, bölünmeyelim. Futbolcularımıza gidip eski futbolcularımızı anlatalım. Onların ruhunu anlamalarına yardımcı olalım. Birlik olalım. Moralimizi bozmayalım. Eğer, bunu başarabilirsek şampiyon biziz" demiş Alpaslan Dikmen 2002 senesinde Fenerbahçe'ye kaybedilen ve herkesin kızgın, üzgün, öfkeli ve ümitsiz olduğu o sevimsiz gecede... Böyle anlatıyor Mehmet abi(Şenol) "Büyük Galatasaraylı Alpaslan'a mektuplar" kitabındaki Alpaslan Dikmen'in vefatı sonrası yazdığı yazısında...

Alpaslan abim de gerçek Galatasaraylı değildi zaten amk..