Saat 18.36'ydı kalktığımda. Kendime gelmeye çalışırken telefona uzandım, saate baktım. Bir anda gözlerim çakmak çakmak olmuştu, hissettim. Telaşlandım, kalktım banyoya koştum. Yüzüme su serptikten sonra, evin telefonunu aramaya koyuldum. Zira kontürüm yok. Hemen Çetin'i aradım.
-Kanka napıyosun?
-İyi kardeşim, sen?
-İyidir kanka. Maça geliyor musun?
-Tabi kanka ya bişey mi oldu?
-Kanka benim kombineyi alsana, uyuyakalmışım, geç kaldım ya.
-Tamam da kanka, maç yarın değil miydi ya? (O da şaşırıyor bu durum karşısında karıştırıyor)
-Hay mnskim ya ben ne yaptım!! La uyku sersemi maçı bugün sandım, iyi terliklerle çıkmadım evden, ahah!!!
Şeklinde bi konuşma geçti aramızda. Evet, maç gününü karıştırmıştım. Ne kötü bir durum. Kombinem arkadaşta değilde cebimde olsaydı, heralde Sami Yen'in önüne gelince anlardım neyin ne olduğunu, o telaşla.
Garip bir gündü. 27 saat uykusuzluğun verdiği aklın baştan gitmesi ve göz kapaklarının açılamaması durumunu halen yaşamaktayım. Aslında iyi de oldu bu. Evde oturup, LigTv, Trt3, Digi arasında gittim geldim iftar sonrası. Evet hakikaten iyi oldu, bazılarının halen yere göğe sığdıramadığı büyük(!) bjk taraftarının Nihat'ı ve takımı ıslıklamadığını görmüş oldum. Güzel bi akşamdı...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder