Güzel site, güzel şarkılar, güzel albümler... Bende kısa süre önce başladım bişeyler paylaşmaya. beklerim efenim. BURADAN...
http://8tracks.com/erdinc-ceylan
Güzel site, güzel şarkılar, güzel albümler... Bende kısa süre önce başladım bişeyler paylaşmaya. beklerim efenim. BURADAN...
"Çocuklar babalarının söylediklerini değil yaptıklarını yaparlar." diyor videonun sonunda ve ufak bir damla gözyaşı süzülüyor yanaklarımdan... Benim güzel kardeşim ne güzel ifade etmiş, takım sevgisini. Babasının yolundan gitmiş, aynı bizim yaptığımız gibi.
Özer Abi, Deplase Keyif'lerden yeni fragmanlar çıkarmış ve Futbol Aşkı adında bir programa giriş yapmış anladığım kadarıyla. Yine güzel bir çalışma bekliyor bizi. Hadi hayırlı olsun...
Sakin bir karakteri olduğunun farkında herkes. Hatta o kadar sakin ki, kimi zaman ruhsuzlukla, isteksizlikle suçlandığı olmuştur. Hele ki takımın kötü gittiği dönemlerde az papara yememiştir taraftardan. Günah keçisi hep Hakan Balta'dır.
17 Mayıs 2012 itibari ile Limango alışveriş sitesi, GSstore kampanyası başlatıyor. üyelik için tıklayın.
Bağıra bağıra yazı yazmak diye bir deyim var mı bilmiyorum ama şuan bağıra bağıra yazmak istiyorum. ÖLÜMÜNE GALATASARAY diye... Metin gibi, parçalı gibi, şanlı arma gibi, en önemlisi de ADAM gibi oynayın. Canımızı verelim...
...ananızı ...! Köln taraftarı bu tezahüratı realiteye dökmüş. Fotoğraf Bayern'e 1-4 kaybedip küme düştükleri maçtan. Stad yanıyor, taraftar sahaya iniyor... ultrAs kültürüne uygun, günümüz endüstriyel futbol kültürüne uygun olmayan hareketler. Tebrik ettik...
Nisan'ın 24'ü... 96 yılının Türk futbolu adına en büyük olaylarından biri yaşanıyor o gece. Galatasaray, fb ile kupa finali 2. maçında Kadıköyde karşılaşıyor ve 120 dakika sonunda kupayı alan taraf oluyor... O ana kadar herşey 90 yıllık rekabetin olağanı içinde gelişirken, yine bir taraf seviniyor! ta ki çılgın İskoç'un elindeki "Şanlı Galatasaray bayrağını", khalkedon'un ortasına dikişine kadar..!
Radikal Futbol dergisi(diyelim)'nin yaptığı ropörtajı, paylaşan Galatasaray Dergisi'nden aynen yazıyorum. Evet yazıyorum zira, biraz eski bir kaynak olması itibariyle net üzerinde hiçbir yerde bulamadım:) Benden size kıyak...
Türkiye'de belki en çok Saraçoğlu'na diktiğiniz Galatasaray bayrağıyla hatırlanıyorusunuz. fenerbahçeli taraftarları çok kızdırmış, büyük tartışma yaratmıştınız. Niye yaptınız bu hareketi?Sende bu Cehennem gibi stad olmasa,
Belki de intikamdı. Galatasaray'â gelmeden önce, Liverpool'dayken 1992 yılında, açık kalp ameliyatı geçirmiştim. Daha sonra yeniden sağlığıma kavuştum ve Türkiye'ye geldim. İstanbul'daki ilk günlerimde, gazetede şöyle bir haber okumuştum: Fenerbahçe yönetiminden biri "Galatasaray bu sakat adamı niye aldı?" demiş. Çok sinirlenmiştim. Dokuz ay sonra, fenerbahçe'yle kupa finalini oynadık ve kupayı kazandık. Maçtan sonra kalenin arkasına gitmiştim. Taraftarlarla birlikte başarımızı kutluyorduk. Sonra bir Galatasaray bayrağı elden ele dolaşmaya başladı. Ben bayrağı başka birine vermeye çalışıyordum, tam verecekken, bir baktım vereceim adam, orta sahaya gitmiş. Ben de orta sahaya gideyim diye düşündüm. Bayrak elimde orta sahaya koşmaya başladım. Tam o anda tribünlerde, bana "sakat" diyen o fenerbahçe yöneticisini gördüm. Göz göze geldik. "Ben sana gösteririm, sakat kimmiş" diye düşündüm ve bayrağı pat diye orta yuvarlağa diktim!
fenerbahçeli taraftarların gazabından korkmadınız mı?
Hayır korkmadım. Ben hayatta hiçbir şeyden korkmam.
Peki bu kadar tartışmaya neden olan bir hareketi yaptığınız için sonradan pişmanlık duymadınız mı?
Niye pişmanlık duyayım, ben Galatasaray'ın adamıyım. Tabii yapacağım böyle birşey! Bana gelen tepkileri, özellikle fenerbahçelilerin tepkilerini söyledikleri zaman ben de "O adamın benim hakkımda söyledikleri de pek hoş değildi" diye yanıt veriyordum.
Kim bu fenerbahçeli yönetici?
Adını hatırlamıyorum ama tipini tarif edebilirim. Yuvarlak yüzlüydü, saçları dökülmüştü ve gözlük takıyordu!!!
Aşk, karşındakine; karşılık beklemeksizin verdiğin değer, sevgidir bana göre. Bir nevi hizmettir, uğruna başkoyduğun yolda... Bizde, Galatasaray'ı karşılıksız sevdik, gönül verdik, abilerimizle kardeşlerimizle ölümüne peşindeydik, peşindeyiz...
Yine sorularla dolu cümleler, yine havada kalan tepkiler... Deplasman hakkımızı elimizden alan, vermeyen ruhsuzlar; yasaklara karşı dik duramayan bir taraftar grubu... Durum böyle olunca, her cümle üç noktayla bitiyor.
Yok Böyle Bir Fair-Play Örneği.
Spor Toto 3. Lig 3. Grup'ta Dardanelspor'un, kendi evinde Erzurum Büyükşehir Belediyespor'u 4-3 yendiği maçta, futbol sahalarında çok az görülecek bir olaya sahne oldu.
37. dakikada, Dardanel 1-0 öndeyken, Çanakkale temsilcisinden Taner ikili mücadelede yerde kalınca Erzurum BŞB'li futbolcular topu centilmenlik yaparak taca yolladı. Taner'in tedavi için saha dışına çıkarılmasının ardından taç atışını kullanan Erhan, takım arkadaşı İlhan Faruk'u gördü. İlhan Faruk'un centilmenlik gereği orta sahadan Erzurum BŞB yarı sahasına göndermek için vurduğu top rakip kaleye yöneldi. Erzurum BŞB file bekçisi Metin, meşin yuvarlağı çizgi üstünde güçlükle kontrol etmesine rağmen, Hakem Hüseyin Altıntaş topun çizgiyi geçtiği gerekçesiyle golü verince skor 2-0 oldu. Her iki takımın oyuncuları da karara itiraz etti. Bunun üzerine, Dardanelspor Futbol Direktörü Tamer Tuna, gol yemeleri için takımına talimat verdi.
41. dakikada yeniden başlayan oyunda Dardanelsporlu futbolcular yerlerinden kıpırdamadı ve Erzurum BŞB'nin gole gitmesine göz yumdu. Buna rağmen Erzurum BŞB'liler ilk atakta topu auta attı. Dardanel kalecisi Volkan Tercan, kale atışında topu Erzurumlu BŞB'li Volkan Serim'in önüne bıraktı. Volkan Serim topu filelere gönderdi, ancak Hakem Altıntaş, Erzurumlu futbolcu kale atışı sırasında rakip ceza sahasında olduğu golü saymadı. Kaleci Volkan Tercan topu bu kez ceza sahası dışında bekleyen takım arkadaşı Fatih'e verdi. Fatih de meşin yuvarlağı kendi ağlarına yollayarak skoru 2-1 yaparak Fair-Play operasyonunu tamamladı. Kalan dakikalarda atılan karşılıklı gollerle mücadele 4-3 Dardanelspor galibiyetiyle sonuçlandı.
Galatasaray albümünden bir şarkı. Sevdiğimiz insanlarda twitter aracılığıyla paylaşınca, bizde bloga koyalım dedik. Takip eden birileri vardır ama değil mi..?
Bu adamı ve filmlerini bilenleriniz vardır. Kimilerine göre çok karizmatik, kimilerine göre bir o kadar itici ama her sinemasevere göre birazdan, biraz fazla çılgın David; müziğe de el atmış. Bir o kadar da iyi işler çıkartmış diyebilirim. Klipler de aynı derecede kendini yansıtıyor hani...
Maç gecesi planları var kafalarda. Madem gidilemiyor, Kadıköy'de bikaç darbe vurmak isteniyor Fenerbahçe taraftarına... Fenerliler sıcacık yataklarında mışıl mışıl uyurken, Kadıköy'ün dört bir köşesine imzalar atılacak. Tayfa deplasman yasağının sinirini stresini üzerinden atmanın peşinde sadece.
Derbiye yepyeni bestelerle ısınıyoruz. Bu seferki daha çok deplasman otobüsünde, gecenin karanlığında, kardeşlerinle omuz omuza, yolları arşınlarken gidecek beste kıvamında... Eğer ki temposu tutturulabilirse, tribünde de hoş olacaktır...
Ntv Spor'un çok sevdiğim bir programı vardı. Bağış Erten ve Banu Yelkovan Dünya derbilerine gidiyor. Derbi takımların bulunduğu şehirleri turluyor, taraftarın fikirlerini alıyor, bizde olmayanları keşfediyor, kısacası derbiyi tam anlamıyla yaşatıyorlardı.
Dravdan Tercüman - Arçil - Şota | alkislarlayasiyorum.com
Galatasarayn'ın da peşinden koştuğu Tottenhamlı futbolcu sezonuna kadar kiralık olarak Leverkusen forması giyecek.
Bir zamanlar Çarşı'yla karşılıklı küfürleşirlerken, şimdi büyük Beşiktaş taraftarının Babası olmuştur Yıldırım Demirören. Yaptığı transferlerle, sportif başarı gelmese dahi hiç tepki almamış; hatta sandıkta Çarşı'yı bile tarafına çekme başarısını göstermiştir.
İngiliz basını; Arsen Wenger, Watford'tan Adrian Mariappa için transfer teklifi sunmaya hazırlanıyormuş diye haberler yapadursun. Arsenal taraftarı hala Eboue'yi nasıl kaybettiklerine üzülüyor. Nereye baksam, hangi sitede Arsenal'in transferiyle ilgili birşeyler okusam, illaki bir Eboue yorumu görüyorum. Taraftar halen bu transfere üzülüyor, hala Eboue'nin yasını tutuyor. Her mevkide başarılı olması. Bekte, kanatta, ortada oynayabilmesiyle çok güzel topçulardan biridir Eboue. Ne iş olsa yapanlardan. E bu sebepten dolayı, Arsenalliler kaleci transferi olsa Eboue'yi ancak durumdalar.
Kurtuluş günü zira, Adnan Sezgin'le olan anlaşmalarını karşılıklı olarak fesh etmişler. Geldiği günden itibaren, taraftarın ve Samsunluların tepkisini çekmişti. Ancak yönetimlerin hatalarına üzülen sadece taraftar oluyor. Yönetim ne bekliyordu Adnan Sezgin'den hiç anlayamamıyorum. Karşınızda koskocaman 2 örnek dururken... İstanbulspor ve Galatasaray'ın iflasları...
Ben ki Samsunspor hakkında pek yazmam ama ligde kalmak adına, zor günlerden geçen Samsun için çok sevindim. Belkide lig bittiğinde herşey bambaşka bir hal almış olur he?
Deplasman tribünü her zaman ama her zaman üstündür. Her şeyi göze almış yüzlerce insan vardır o tribünde. Olmadık yerlerine sokarsın o meşaleleri polis bulamasın diye. İçeri girdiğinde sevinirsin, kalbin daha bi heyecanlı atmaya başlar. O an gelir ve ortalığı alev alır, göz gözü görmez olur. Yaşadığın hazzı kimse bilemez, anlayamaz... Sadece sana ve kardeşlerine ait bir duygudur o an yaşadığın, yaşadığınız.
Göztepe taraftarına, Yalıya teşekkür ediyoruz. Geçen sene Bursa'da yaktığımız ateş büyüyerek devam ediyor. TRT spikerinin, meşale ülkemizde yasak derken, duyduğu üzüntü ise çok hoştu:)
Göztepe tribünlerinden meşale şov. ile ftw1905
Geçtiğimiz günlerde Adanademirspor taraftarı İstanbul'da meşale yakmıştı, bugünde Galatasaray taraftarı Eskişehir'de yaktı. Yarın Eskişehirspor taraftarı altta kalmasın ilk fırsatta yaksın. Silsile böyle devam etsin. Renk ayrımı gözetmeden herkes yaksın, herkes yakabilsin. "Ama onlar yaktı, biz yakınca polis ceza kesiyor" sığlığına kimse düşmesin. Yanan 5 tane meşale için nerdeyse devletin tüm güvenlik kurumlarını ayağa kaldıran Şansal Büyüka gibi futbol düşmanlarına koz verilmesin. Bugün meşale nefreti saçan Şansal Büyüka yıllarca Maraton'un jeneriğinde meşale görüntüsü izletti millete.
Herkes meşale yaksın, görülsünki yakılan C4 tipi bomba değil altı üstü bir meşale. Saçma sapan bir yasayla türetilmiş cezanın anlamsızlığı ortaya çıksın.
12 Ocak Perşembe günü transferin bittiğini belirtmiştik. 1-2 gün bekleriz diye tahmin ederken, bu süreç biraz uzun sürdü ancak bugün transfer görüşmeleri KAP'a bildirildi. Gözümüz aydın...
Shaqiri Shaqiri...!
Söyleyecek pek fazla bişey yok aslında. makarasıyla, muhabbetiyle, eğlencesiyle, kardeşliğiyle, aksiyonuyla ve en önemlisi tam kadro bir deplasman geçirdik. Tabir-i Caizse Yaktık yıktık geçtik kahpeşehirden!
Sarınla Kırmızınla, Ölürüz Senin Uğruna!
Kapalı'nın ortasında yangın var. Çok güzel bir Sami Yen'de Polis fotoğrafı daha.
Hangi maç sizce?
Sami Yen'de Polis... #1
Sami Yen'de Polis... #2
Sami Yen'de Polis... #3
Sami Yen'de Polis... #4
Sami Yen'de Polis... #5
Sami Yen'de Polis... #6
Sami Yen'de Polis... #7
Çok kez muhabbeti geçmiştir zamanında Arda'nın. Hani futbolla alakası olmayan yakınların sorar ya, "ne olacak bu Galatasaray'ın hali?" diye. İkinci sorular hep, "Arda gider mi kalır mı, nasıl topçu" şeklinde olmuştu.
Cevabımda her zaman aynıydı: Defolsun gitsin... Sinsilik akan kişiliğinden dolayı zerre kadar beklentim yoktu. Hele bizlere karşı takındığı tavır yok muydu? Büsbütün nefret kaplıyordu içimi.
Şimdi "defolup" gitti ama Madrid'den buralara konuşmaya devam ediyor beyfendi. Yıllarca ekmeğini yediği kulübe, vefa dersi verdiğini zannederek yine atıp tutuyor. Yazıklar olsun bile demiyorum. Yazıklar olsun bi beklenti içinde olduğun insanlara denir.
Sen benim gözümde hiçbir zaman "Galatasaray'ın çocuğu Arda Turan" olmadın..!
Ligtv resmi kaynak olduğu için daha bitmeden net konuşamadı ama söyleyebiliriz ki Shaqiri Galatasaray'da artık. Transferin netleşip açıklanması için 1 ya da 2 gün daha sabretmemiz gerekiyor.
Gökdeniz Karadeniz ile Serkan Balcı karışımı bir stili var adamın. Yaday şöyle söyleyeyim, arkadaşla geyik yaparken videosuna rastgelmiştim, aklıma gelen tanım ilk bu olmuştu. Neyse şimdiden hayırlı olsun.
İtalyan tribünlerinin sahip olduğu "şeklin" kanıtıdır. Tribün lideri, alınan derbi yenilgisinin ardından, gelicek ve idmanda topçulara kayıcak. Topçuların ağızlarını bıçak açmıyor, o kadar saygı duyuyorlar. Helal olsun.
Bu video o kadar da yeni değil. Bayağıdır dönüyor internette. Ancak paylaşmak nasip olmadı bir türlü. Az önce karşıma çıkınca dayanamadım.
Tüm haber sitelerinde bu haber var. "Arjantin'den gelen seçmece futbolcular". Tüm başlıklarda, "Arjantin pazarı..." şeklinde. Bir tek ben mi sorun ettim bu olayı, yoksa haber siteleri açık açık tepki veremedikleri için mi bu kadar rahatlar?
Yüzyıllar içinde birçok devire konu olmuş kölelik. Savaşlarda yakalananlar, ağır suçlular, borçlular, kaçırılanlar bildiğin satılırlardı görücüye çıkartılıp.
Menejerler de Arjantin takımlarından futbolcuları toplamış görücüye çıkartıyorlar. 3 günde bir maç yaptırıyorlar elemanlara ve duruma, teklife göre satıyorlar köle gibi. Futbol bu durumlara kadar geldi mi acıyorum aşık olduğumuz bu oyunun gidişatına...
Hoşgeldiniz, hangi futbolcuyu alırdınız?
Hoşgeldin İzmirli Yiğit. Güzel haber diye buna diyorlar heralde. Beğendiğim bir topçu daha takıma katıldı. Hayırlı olsun...
Dün ki Adana DS maçından beri, yok tribün şöyle olur yok böyle olur. Ben tribünden anlamayan, tribünün dışından olan insanların boş boş konuşmasına çok fena tilt oluyorum. Birde bunu tribünün içinden insanlar yapınca daha da koyuyor...
Tribünde meşaleydi, sisti, konfetiydi çok güzel şeyler. Stadı dolduran binlerin delicesine takımlarını desteklemeleri harika ki bu konu üzerine bir ton video, yazı paylaştık zamanında.
Ancak bu kadar boşboğaz insan görünce, aklıma tek birşey geldi.
İstanbulspor taraftarı Kenan Özvaran. Tribünün atmosferi de o, taraftarın sesi de, meşalesi de sisi de... Önemli olan takımını can-ı gönülden desteklemek arkadaş... Bu kardeşimiz de bunu layıkıyla yapmakta. Orda burda boşuna çene yaparak olmuyor bu işler...
Samsun'dan dönüş hemen ertesi 2 sınava girince yine uzak kaldık blogdan. Efsane bir deplase oldu herşeyiyle.
Geceden başlayan takılmaca ve sabah ezanına az kala yola koyulmacayla startı verdik. Otobüs hakkında kötü birşey söylemek, ayakta gelen kardeşlerimize haksızlık olur. Zira 2-3 kişi dönüşümlü oturuldu. Piizden kaynaklanan ufak tuvalet sıkıntısıyla boğuştuk ilk dakikalarda. İzmit'e gelmeden klasik McDonald's molasında kurtulduk bu sıkıntıdan. Yola koyulduk ve biraz muhabbetin ardından uyku bastırdı. Çok uyumuşum itiraf edeyim ama alkolün etkisi büyük.
Neyse Samsun'a vardık. Daha doğrusu Samsun il sınırlarına girdik ki Polis, "Havza" girişinde çevirdi bizi. Bilmeyenler için Havza, Samsun'a yaklaşık 100 km uzaklıkta... Kavak çıkışında, otobüsün camlarını taşladılar(!) Bu ilginç uygulamayla girdik Samsun'a ve Atakum'da çevik büronun kocaman bahçesinde konakladık. Sanırım 6 saat. Futbol sahasında kıyasıya bir maç yapıldı, lokalde çaylar kahveler içildi, yemekler yendildi derken maç saati geldi.
Alkolmetre'leri üfleyerek otobüslere bindik ve satada sağlam bi giriş yaptık. Maça 1 saat vardı ve o sırada Ligtv'den Özer Abi'yle muhabbete tutulduk. Çok hoş sohbet bir abimizmiş, eğlendim bayağı.
Maç bildiğiniz gibi. Ne zamandır deplasmanda böyle geri dönüş olsun istiyordum. SOnunda oldu. Efsane de oldu. En iyi destek olduğum maçlardan biri de oldu ayrıca. Buda sevindirici.
Ardından 2 gün Samsun ve sonunda evdeyim. Kaldığımız yerden devam...
yine bir deplasman yolculuğu. Gidilecek yer bu sefer biraz tanıdık. Memleketimiz Samsun. Birkaç gece fazladan kalmayı düşünüyorum, hakkınızı helal edin. Herkes Allah'a emanet olsun...
Herkes parasının derdinde, herkes kimi ne kadar kertsem düşüncesinde oldu artık. Beyoğlu, Nevizade esnafı dahi Galatasaray taraftarının maç günleri 2-3 saatini geçiriyor diye şikayette bulunmuşsa ben, insan evladının paranın köpeği olduğunu açık açık ifade edebilirim artık... Esnaf yoldan geçen müşteri potansiyeli olan insanların, müşterilerin ve müşteri diye ağzının suyu akan kendilerinin taraftardan rahatsız olduğunu belirtmiş. Yazıklar olsun diyorum...
Herşeyi geçtim, mentalitesinde dayatmaya karşı sert tavrı olduğu bir taraftar grubuna sen bu yasağı getirirsen; o mekanlarda kötü tezahüratı geçiceksin. Muhtemelen şiddetin önünü açıyorsundur. Eğer bu yasakla ilgili bişeyler yapılmaz ise şimdiden geçmiş olsun diyorum. Biber gazını hazırlasın, tüpleri güzelce doldursun sevgili İstanbul polisi..!
Pepsi zamanında ne reklamlar yapıyordu hakikatten. Dünya'nın en baba topçularına 30 saniyede içinde en baba numaraları yaptırıyordu. En absürd maçlara çıkarıyordu, sonu hep beklenmeyen olan. Artık kalmadı eski çılgın Pepsi reklamları, gelmiyor yenileri.
Yukarda da kimler yok ki... Beckham'dan, Raul'a, Rui Costa'sından ROberto Carlos'una... En efsane oldukları zamanlarından. Reklamın en güzeli de Sumocunun Carlos'a öpücük attığı andır sanırım.