Nası girsem bilemedim yazıya aslında. Evet söylemek istediğim biçok şey var ancak son zamanlarda yaşadığım "düşünceyi yazıya dökme" konusundaki sıkıntım devam ediyor. Biraz zorlarsak neler çıkacak, hep beraber görelim...
Pazarın öncesinden yaptığımız ve yapılan toplantılarda bu maçta neler olacağını gayet açık bir şekilde biliyordum. Çok değerli birkaç Abimizin bize anlattığı gibi; takımı protesto edecektik. Maç öncesi kimseyi tribüne çağırmayacağız, ilk 5 dakika sessiz kalıp sinema seyircisi gibi takılacağız, yeni besteyi söyleyeceğiz, takımı ateşleyecek değil de sevgimizi ifade eden tezahüratlarla maçı geçireceğiz. Nitekim de öyle oldu. Gayet saygı çerçevesi içerisinde protestomuzu ifşa ettiğimizi düşünüyorum ve hiç bu kadar haklı olduğumuzu savunmamıştım...
Tabi ülkemizde ve hatta dünya genelinde olduğu üzere, bu protestoyuda protesto ettik. Kapalı, açık, numaralı tribün diye ayırmak istemiyorum çünkü bugün severek okuduğum ve numaralı da olmayan biçok kişinin de tepki gösterdiğini gördüm. Açıkçası çokta şaşırdım. Bu ayrımın sebebi, genel olarak yanlış anlaşılmadır. Şöyle ki:
Ben(biz) Arda'yı seviyoruz, hem de kardeşimiz gibi. Onun içindeki Galatasaray sevgisinide biliyoruz ancak son zamanlarda ki formuda apaçık ortada ve performansının kötü olduğu şu günlerde yapmaması gereken hareketler yaptı. Söylenen tezahüratta Arda'nın sinema olayının geçmesi, sadece Arda'ya koyulan bir tepki olduğunu göstermez.
İnsanların anlayamadığı olay da bu. Sınıfta yaramazlık yapan öğrencilere, sizin yanlışınızı söyleyerek azar çeken hocanız olmadı mı? Ya da ne bileyim, arkadaşlarınızla iyi bişey yaptığınızda sizi örnek göstererek grubunuzu göklere çıkaran bir kimse? Şimdi diyeceksiniz ki siz kimsiniz de oyunculara bi hoca, bi öğretmen gibi tepki veriyorsunuz...
Biz, o takım uğruna; yağmur, çamur, mevzu, gaz, jop, uzak, yakın, salon, havuz, doğu, batı, zor, kolay demeden ve tek bir karşılık beklemeden kovalayanlarız... Cevap basitmiş değil mi? Tek beklentimiz başarı mı? Değil arkadaş!!! Biz iyi günde de varız, kötü günde de... Bizim beklentimiz mücadele... Bizim sahip olduğumuzun yüzlerce katına sahip futbolcu, bizim kadar inanmıyorsa benim verdiğim tepkiye kimse karşı çıkamaz, kimsenin hakkı yok...
Tribünde futbolcu ıslıklamaya son derece karşı biriyim, kendi futbolcuma da asla küfretmem ve etrafta edene tepkimi koyarım, arkadaşlarım bilir ancak bugün Jo'ya yapılan, sonrasında basından ve bi kısım taraftardan tepki gören ıslık olayında da tribünün hakkı olduğunu düşünüyorum. Islıklamadım, yuhalamadım, sustum dinledim ama bu haklı tepkiye, tepki gösterenleri de şaşkınlıkla izliyorum... Yahu adam Galatasaray oyuncusu gibi davranmıyor ki ıslıklanmasın... Galatasaray taraftarı, oyuncusunu ıslıklamaz... Evet! Oyuncu Galatasaraylılığa yakışır şekilde hareket etti mi..?
Bu konu aslında çok uzar. Verdiğimiz tepkiye, sırtını dönen ve takımıda peşinde sürükleyen Arda'yı savunan bir taraftar kitlesi oldukça, tartışma uzar gider... Çok sevdiğim Arda'ya ben o hareketi hiç yakıştıramadım. Neyse önemli olan Galatasaray menfaatleridir. Aşkımız renkleredir...
Şampiyonluk kimin umrunda...